Bilimkurgu Öyküsü - Mutluluk Danışmanı - Tüm Bölümler

in #edebiyat5 years ago (edited)

image.png

Bölüm 1
Bölüm 2

Bölüm 3

Öğleden sonra meşhur mutluluk küresinin prototipini elime alıp inceleme olanağı buldum. Cihazla bir süre konuştuktan sonra sıkılıp bir kenara koydum. Futbol topu büyüklüğündeki prototip yakışıksız akademik laflar eden tipik bir konuşma botuydu; yere koyup şut çekebilsek bence daha faydalı olurdu. Görüşlerimi isminin Özlem olduğunu öğrendiğim proje liderimizde paylaşınca yüzüme ters ters baktı. Bu sefer saçlarını sarmal bir biçimde toplamıştı ve görünmez bir hologram yansıtıcı sayesinde samanyolu galaksisini başının üzerinde taşıyormuş gibi görünüyordu.

İşten atılma riskini göze alarak “Eğer insanların mutluluğu konusunda gerçekten bir şey yapmak istiyorsak tekelci şirketler düzenini yerle bir etmekle başlayabiliriz” dedim. Gözlerinde beliren öfke kıvılcımları tarifsiz güzellikteydi. Kafamın içindeki bilgisayara bu görüntüyü derhal “yüz ifadeleri” klasörüne eklemesini söyledim. Sözlerimin cevap vermeye değmeyeceğini belirten bir jestle kalkıp yanımdan ayrıldı.

Akşamüstü yanına gittiğim Canberk açıkça söylemek istemese de benimle yakınmış gibi bir görüntü vermek istemiyordu. İşe yeni başlamış olmanın heyecanından dolayı biraz ileri gitmiştim galiba. Muhtemelen beni çoktan deli kategorisine koymuşlardı, neyin kafasını yaşadığım konusundaki meraklarını tatmin ettikten sonra beni işten çıkarabilirlerdi. İşten çıkarılırsam siyasi görüşlerim nedeniyle ayrımcılığa uğradığımı ileri sürerek mahkemeye başvurabilir miydim? Yıllar önce özelleştirilen mahkemelerin tamamına yakını Algora tarafından yönetiliyordu ve verdikleri adil kararlarla ünlüydüler. Mahkemeler Algora aleyhine de yüzlerce karar vermişlerdi ve şirket bunu piar malzemesi olarak tepe tepe kullanmaktan geri durmamıştı. Yaptığım bu küçük muhasebeden sonra onların benden korkması gerektiği noktasına ulaştım.

Bence insanların mutlu olamamasının sebebi masumiyetlerini kaybetmeleriydi. Samimiyet nadir görülen bir kuş haline gelmişti, bu durum yetişkinler dünyası için hele fazlasıyla geçerliydi. Canlandırdıkları karakterlere benzeyen oyuncular gibi maskelerinin tutsağı olmuşlardı.

Söylediğim onca olumsuz şeye rağmen bütün öğleden sonramı mutluluk küresi hakkında fikir geliştirerek harcadım. Mutluluk küresine insanların sempati duyacağı bir kişilik kazandırılması faydalı olabilirdi. Didaktik üslubunun değişmesi bir kere kesinlikle şarttı. İnsanlara içlerinden geldiği halde toplum baskısı yüzünden gerçekleştiremedikleri eylemleri tavsiye etmesi de fena olmazdı. Mutluluk küresi bir öğretmen gibi değil de cin fikirli bir arkadaş gibi olmalıydı. Kendisiyle arasına mesafe koyabilmeli, bazen kendisiyle dalga geçebilmeliydi.

Akşam evde yatmaya hazırlanırken Algora’nın cıngılını duydum. Çağrıya cevap verince gözümün önünde Gayret Temizel’in görüntüsü belirdi. Güneşli bir kumsalda şezlongunun arkasına yaslanmış üzerinde minik bir şemsiye olan içkisini yudumluyordu. Kafamın içindeki bilgisayarın retinama yansıttığı görüntünün gerçek olmadığını biliyordum. Yine de uzandığım kanepede doğrulup oturma ihtiyacı hissettim.

Gayret Temizel’in simülasyon görüntüsü “Şirketimiz hakkında dostça duygular beslemediğini duydum” dedi. Adamı mezarında bile rahat bırakmamış, zihnini bilgisayara aktarıp konuşma programına dönüştürmüşlerdi.

“Yani aslında tam olarak öyle değil. Şirketin verdiği görevi biraz geniş yorumlamışım,” diye cevap verdim. O anda kendimi sahibini karşısında görünce kuyruğunu bacaklarının arasına kıstıran bir köpek gibi hissettim.

“Otoriteden kimse hoşlanmaz, ama dünyaya birilerinin işleri yürütmesi gerekiyor” dedi Gayret Temizel.

“Bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Şirketlerle başım hoş olmadığı halde size derin bir saygı beslediğimi bilmemizi isterim.”

“Şu anda yüzü aşkın şirket çalışanıyla aynı anda konuşuyorum. Sanallaştırılmış bilincin avantajları bunlar. Henüz çok gençsin. O nedenle seni yargılamıyorum. Hatalı işler yapıyor olabiliriz. Ama seni temin ederim ki sorumluluk taşıyan herhangi bir yönetimin hata yapması normaldir. Artılarını ve eksilerini birlikte değerlendirdiğimde Algora’nın hâlâ iyi iş çıkardığını düşünüyorum.”

“Daha özgür ve adil bir dünya kurmanın hayalini kurdunuz mu hiç?” diye sordum.

“İdeallerden çok gerçeklerle ilgili oldum. Daha doğrusu gerçekleştirebileceğim ideallerle. Dünyada hiçbir düzen kalıcı olamadı. Tabanda düzene karşı tepki biriktiğini görebiliyorum. Anarşist düşünceler gençler arasında tarihte hiç olmadığı kadar popüler. Sen de muhtemelen o rüzgârdan etkileniyorsun. Esas olan hizmet etmektir. Algora’daki işine dört elle sarıl. Anarşist bir devrimin koşulları oluştuğunda önünde zaten hiçbir güç duramaz.”

“Benim gibileri şirketinize alıp pasifize ediyorsunuz.”

Gayret Temizel bitmiş içkisinin bardağını yanındaki sehpaya koydu ve “Seni hiçbir şey için zorlamıyoruz, tercih senin, akıllı bir gençsin, en doğru kararı vereceğine inanıyorum” dedi.

“Sözlerinizi düşüneceğim” derken görüntüsü gözlerimin önünden silindi. Kafamın içindeki bilgisayardan yüz ifadeleri klasöründeki resimleri bir slayt gösterisi haline getirip karşı duvara yansıtmasını istedim. Kafamdaki bilgisayar evin ana kumanda sistemine bağlandı ve resimler karşımdaki duvara yansımaya başladı. Hayatta ne yapmam gerektiğini gerçekten hiç bilemiyordum.

Görsel Kaynağı: https://unsplash.com/photos/BuNWp1bL0nc

Sort:  

Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır. @c-squared hesabı topluluk witness'ı olarak faaliyet göstermektedir. Projemizi desteklemek isterseniz bize buradan witness oyunuzu verebilirsiniz.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here

Teşekkürler desteğiniz için :)

Gözlerinde beliren öfke kıvılcımları tarifsiz güzellikteydi. Kafamın içindeki bilgisayara bu görüntüyü derhal “yüz ifadeleri” klasörüne eklemesini söyledim.

Bunu zaman zaman ben de düşünüyordum. Zaman zaman öyle güzel ve doğal görüntülerle karşılaşıyorum ki, keşke o an o görüntüyü gözümle anında çekebiliyor ve kaydedebiliyor olsaydım diye hayal ettiğim çok olmuştur.:)
Kim bilir ilerki zamanlarda belki bu da olur, ama iyi mi olur kötü mü orasını bilemem..

BlackMirror hiss.png

Bunlara yaşam kayıt cihazı deniyor. Şu anda prototip olarak gözlüğe takılanları var. Mahremiyet açısından sıkıntılı biraz. Insanın unutulma hakkı olmalı.

Maskelerin dayatıldığı bir dünyada, bilinç dışı maske edinmenin peşinden koşan ve sonunda o maskelerin tutsağı olan insanoğlunun mutsuzluğuna çözüm arayışları.

Bir mutluluk küresi olsaydı gerçekten elde edeceği başarı için çok karmaşık bir algoritmaya sahip olması gerekirdi. Mutlu olmayı bir çok farklı parametreye bağlayan insanoğluna, mutsuz olmak için tek bir parametre yetebiliyor.

Ellerinişze sağlık. Sanallaştırılmış zihin tasviriniz hem heyecanlandırıyor, hem de ürkütüyor doğrusu Aynı anda yüzlerce insanla iritbata geçen ve her biri hakkında detaylı bilgiye sahip olan bir zihinden biraz ürkmek normaldir sanırım :)

HER filminde vardı böyle bir işletim sistemi. Ben aynı anda 50 kişiyle satranç oymayanlardan da korkarım.