Öykü - Uzay İstasyonu

in #edebiyat5 years ago (edited)

Uzay istasyonunun gözlem penceresinden görünen manzara heyecan vericiydi. Güney Amerika’nın üzerindeki ortası delik bulut tabakası, büyük okyanusu yeşilli mavili danteller gibi saran renk desenleri ve Kuzey Avrupa’nın ormanları beni derinden etkilemişti. Yine de bunlar dünyanın üzerine gerilmiş bir perdede dans eden hayaletlere benzeyen kuzey ışıklarının yanında sönük kalıyorlardı. Deklanşöre büyük bir hevesle ardı ardına bastım. Görüntüyü yakınlaştırıp uzaklaştırdım, farklı filtreler denedim. Kuzey ışıkları uzaydan ilk kez fotoğraflanmıyordu ancak bunlar profesyonel bir fotoğrafçı tarafından çekilen ilk resimlerdi.

Kendimi işime kaptırmışken ana alarm sireninin çaldığını duydum. Ardından düşük voltaj uyarı lambaları, duman detektörü ışıkları, yangın uyarı ışıkları hep birlikte yanmaya başladı. Telaş içinde ayaklandım ve dönüp gözlem odasının kapısına yöneldim. Kapı otomatik olarak kapanmıştı ve elle açmak mümkün değildi.

Galiba içerideki oksijen azalmaya başlamıştı. Başımın içinde garip bir uğultu vardı; kalp atışlarım hızlanmış, kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Sesleri daha önce hiç olmadığı kadar ayrıntılı duyuyordum. İşin en kötü tarafı durumu düzeltmek için ne yapacağım konusunda en ufak bir fikrimin olmamasıydı. Can havliyle üzerinde kulp bulunmayan demir kapıya bir omuz attım. Bu hareket omzumun acımasından başka bir işe yaramadı. Beni uzaya göndermeden önce üç aylık bir eğitimden geçirmişlerdi. Anlattıkları onca konunun içinde kilitli kapıları nasıl açacağımıza dair bir bilgi yoktu. Avazım çıktığı kadar “Kurtarın beni, burada sıkıştım” diye bağırdım. Çağrıma ne yazık ki herhangi bir yanıt alamadım.

Artık görüşüm bir yarış arabasındaymışım gibi daralmıştı ve gündüz düşleri görüyordum. Gözümün önüne bir önceki seyahatimde ziyaret ettiğim volkanın görüntüsü geldi. Volkan kaynıyor, fokurduyor ve ani patlamalarla lavlar saçıyordu. Siyah lav gölünün üzerinde kırmızı damarlar vardı. Ve eşimin “İçimde kötü bir his var. Uzaya gitmeni istemiyorum” dediğini hatırladım. Kızım meraklı gözlerle bizi izliyordu. Beni duyamayacağını bildiğim halde kızıma ‘seni yüzüstü bıraktığım için özür dilerim’ diye seslendim ve ağlamaya başladım. Birkaç saniye sonra görüşüm bulanıklaşmaya başladı. Uzay istasyonunda yerçekimi olmadığından gözyaşlarım gözümün içinde birikmişti. Gözümü kırpıştırmam da bir işe yaramıyor, gözyaşlarımın oluşturduğu birikinti gözümden ayrılmıyordu. Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim ve zihnimi kurtuluşa odaklamaya çalıştım. Gözlem odasında kapıyı açmak için manivela olarak kullanabileceğim bir şey aradım, bulamacınca zihnimi başkaca yaratıcı bir çözüm bulmak için zorladım, ancak aklıma hiçbir şey gelmedi.

Bacaklarım titremeye başladığı için oturup sırtımı duvara yasladım. Birdenbire Moritanya’da ölüleri mezarlarından çıkarıp süsledikleri ve kıvançla sergiledikleri görüntüleri hatırladım. Ölülerin çiçekten taçlarla süslenmiş kafatasları ve parlak elbiseler giydirilmiş iskeletleri karşımda sıraya dizilmiş gibiydiler.

Vücudum uyuşmaya başlamıştı ve başım dönüyordu. Uzay istasyonunda oluşan arızanın benim orada olduğum zaman dilimine rastlaması büyük talihsizdi. Evrenin mükemmel olmadığını, bu türden şanssızlıkların her gün birilerinin başına geldiğini ve yaşamımızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşündüm. Hayatım boyunca önemsiz meseleler için ne lüzumsuz üzüntüler yaşamıştım. Hayatımda belki ilk defa gerçekten kaygılanmam gereken bir olayla karşılaşılmıştım ve ufukta hiçbir umut ışığı görünmüyordu.

Bedenim iyice gevşemiş, gözkapaklarım ağırlaşmıştı. Bir an aileme ölümümün yaşamlarını karatmaması gerektiğini yönünde bir mesaj bırakmayı düşündüm. Er ya da geç herkes ölecekti ve hayattayken yaşamın tadını çıkarmak en iyisiydi. Bu tasarıyı gerçekleştirmem mümkün olmadı, çünkü değil makineyi kaldırıp görüntü almak, artık kollarımı hareket ettirecek gücü bile kendimde bulamıyordum. Galiba birkaç saniye sonra bayılmışım.

Uyandığımda uzay istasyonunun revir olarak kullanılan odasında dar bir sedyenin üzerinde yatıyordum. Uyurken havalanmamam için göğsümden, belimden ve ayak bileklerimden geçen bantlarla sedyeye sabitlenmiştim. Üzerinde yeşil giysiler olan kıvırcık saçlı bir kadın havada süzülerek yanıma yaklaştı. Gülümseyerek “Şanslıymışsın. Arıza tam zamanında tamir edilmiş” dedi.

“Sık sık böyle kazalar oluyor mu?” diye sordum.

“Şimdiye dek iki kez oldu. Biri sana denk geldi. Demek ki o kadar da şanslı değilmişsin.”

“Kaç saattir uyuyordum?”

“Henüz iki saat bile olmadı.”

“Tehlike geçti mi artık?”

“Arıza tümüyle giderildi. Merak edecek bir şey yok.”

“Nedeni belirlenebildi mi?”

“Uzayın derinliklerinden gelen gama ışınları elektrik kontağına yol açmış.”

“Uzay insanlara göre değil.”

“Bunlar bir astronotun kabul edebileceği sözler değil.”

“Uzay bana göre değil.”

“İşte bunu kabul edebilirim.”

Uzay istasyonunda yaşadıklarım yüzünden dönüş yolculuğunda çok tedirgindim. Her sese kulak kabartıyor, en ufak bir sarsıntıda alarm durumuna geçiyordum. Neyse ki bizi dünyaya indiren kapsülden sağ salim çıkıp toprağa yeniden basabildim. Eşim Şeyda uzay istasyonunda yaşanan kazayı bir biçimde öğrenmiş. Bana yaşananların ayrıntılarını sordu. Geçmişte kalmış bir olay yüzünden kaygılanmanın kimseye faydası olmadığını düşündüğüm için baş kazazedenin ben olduğumu söylemedim. Ne de olsa uzaya bir daha asla gitmeyeceğim.

Görsel Kaynağı: https://pixabay.com/photos/earth-lights-environment-globe-1149733/

Sort:  

Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır. @c-squared hesabı topluluk witness'ı olarak faaliyet göstermektedir. Projemizi desteklemek isterseniz bize buradan witness oyunuzu verebilirsiniz.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here

Desteğiniz için teşekkürler

Congratulations @bilimkurgu! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

You received more than 150000 upvotes. Your next target is to reach 160000 upvotes.

You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

Vote for @Steemitboard as a witness to get one more award and increased upvotes!

Bazı fotoğrafları çekmek için risk almak gerekir.. Ve bunu yapanları takdir ediyorum ;)

mnz_n.png
src