Geç Kalmış Bir Yazı | Eylül Okumaları

in Hive TRlast year

books-1332428_640.jpg
Kitaplar

Aslında bu geç kalmış bir yazı. Geçen ayın ilk haftasında çoktan sözcüklere bürünmeliydi. Çünkü aylık özetler şeklinde bir seri yapmayı düşünmüştüm. Eylülle birlikte başlayacak ve sonra devamı gelecekti. Ama gelmedi, hiç başlayamadı. Yine kendi planıma uymadım. :)
Fakat kararlıyım ve bunu geç de olsa kaleme almak istedim. Eylülde izlediğim film ve dizileri, okuduğum kitapları, dinlediğim radyo tiyatrolarını, keşfettiğim müzikleri ve yeni cicilerim olan kitapları anlatmak benim için çok keyifli olacak. Belki ileride bunlara; gördüğüm yerleri, tattığım ve denediğim lezzetleri, örgüleri ve değişik şeyleri de ekleyebilirim bilemiyorum.


20221111_113436.jpg

İlk olarak Stefan Zweig'ın Geçmişe Yolculuk isimli novellasıyla başladım. Zweig'la tanışma kitabım Satranç'tı. Beni o kadar etkilemişti ki üslubuna hayran olmuş, diğer hikâyelerini de okumak için heyecanlanmıştım. Tam benim istediğim gibi yazmış diyebilirim onun için. 🙆‍♀️
Cümleler o kadar ahenkli ki sanki bir anda bir kapı açılıyor ve olayların yaşandığı yerin yakınında; belki de tam ortasında buluyorsunuz kendinizi. Artık okumuyor da izliyorsunuz, arada hiçbir aracı olmadan hem de.. Küçücük, sıradan hatta görünmeye değer olmayan şeyleri öyle bir büyütüyor ki izlemeye doyamıyorsunuz.
Okuduğum hiçbir kitabında beni hayal kırıklığına uğratmadı. Umarım bu duyguyu hiç yaşamadan tüm eserlerini bitirebilirim.

Geçmişe Yolculuk da böyle bir hikâyeydi. Bir iç çekmesi, bir inleme ile bağdaştıracağım bu kitabı. Bir ah sesinde saklı sanki tüm sözcükler. Eski zamanlara yapılan yolculuk hiç bu kadar etkileyici olmamıştı.

İşe adanarak yanıp giden her gün, anıların üzerine birkaç kül tanesi daha konduruyordu; anılar, ızgaranın altında henüz kor gibi kıpkırmızı yanıyor, ancak kurşuni tabaka zamanla ve git gide kalınlaşıyordu.
Stefan Zweig, sayfa 28

Aralarında -tıpkı yarasaların duvara çarpması gibi- soruların ve yanıtların gözle görünmeden çarpıştığı bir şey vardı.
Stefan Zweig, sayfa 34

Konusunu merak edenler olabilir ama arka kapakta yazılanın ötesine geçmeden söylemek istiyorum: İki insanın arasına okyanusun, uzun yılların girmesine ve hatta peşlerini bırakmayan geçmişin gölgesine rağmen birbirlerine duydukları bitmeyen aşkı anlatıyor. 52 sayfalık incecik ama bir o kadar da derin bu kitabı iyi ki okumuşum. 💓

Issız eski parkta karlar içinde
Arıyor geçmişi iki gölge.
Stefan Zweig, sayfa 51


20221111_113359.jpg

Şimdi sırada canım Agatha'm var. Polisiyenin kraliçesi olan Agatha Christie ile küçük yaşta tanıştım. Bana okumayı sevdiren yazarlar içinde sayabilirim onu. Okul yıllarımda biriktirdiğim harçlıklarla sahafa uğrar ve hayli yıpranmış olan 1970'lerden kalma kitaplardan alırdım. Üzerinde isimler ve tarihler yazılı olurdu. Okurların imzası ile sayfalar içindeki notlar da eksik olmazdı. Bazılarından otobüs bileti çıkardı. :) Sararmış ve ciltleri yıpranmış kitapları öyle zevkle okurdum ki.. 'Büyüyünce bütün kitaplarını alacağım. Kütüphâneme koyarak karşısına geçip hepsine tek tek bakacağım.' derdim. Şimdilerde Altın Kitaplar'ın yeniden tam metin olarak bastığı kitapları topluyorum bir bir. Amazon'a bu konuda ne kadar teşekkür etsem az. Yoksa tüm paramı kitaplara yatırdığım için sitem mi etmeliyim? 🤷‍♀️
Bu düşünceyi kovmak için içimdeki ses hemen dile gelip şöyle diyor: "Bir sigara parası canım ne olacak?" Yine kendimi kandırıyorum ama böyle mutluyum. :) Gerçi son zamlardan sonra başka bir argüman bulmalıyım kendime. 🙇‍♀️

'Daha ikincide böyle gevezelik yaparsan bu yazının sonu hiç gelmeyecek ve okuyan da sadece sen olacaksın.' diyor ve kısa kesiyorum. 🙇‍♀️
Kitap Zarif Bir Cinayet Gecesi diye çevrilmiş ama bu isim hikâyeyle örtüşmüyordu. Araştırdığımda zaten orijinalinin "Aynalarla Yapıyorlar" olduğunu görünce, bunu daha uygun buldum. Kitapta geçen sihirbazlık ve illüzyon numaralarına atıftı ve hatta kapağının görseli de bunu destekliyordu. O yüzden yayınevinin saçma sapan uydurduğu isimlere takılmayın. Hem cinayetin zarifi mi olurmuş? 🙅‍♀️

Keyifle okudum. Katili tahmin ettiğim için kendimi tebrik etmiştim, yine ediyorum. :)
Miss Marple yine harika bir cadıydı. Zekasını polislere göstermekten çekinmiyor. Her ne kadar daimi dedektifimiz olan Poirot gibi övünmese de takdiri ve övgüyü hak ediyor. Konusu şöyle: Bir arkadaşının tehlikede olduğu hissine kapılıp malikânesinde onu ziyaret eden Miss Marple, tekinsiz bir ortamda onu buraya çekenin ne olduğunu merak eder. Beklenen cinayet gerçekleşir ve göz boyayan katil acaba dikkatli seyirciden kaçabilecek midir?


20221111_113549.jpg

Sıradaki Levâyih-i Hayat oldu. Fatma Aliye'den okuduğum ilk kitaptı sanırım. Güzel bir okuma olduğu söylenemez. Zira hep mutsuzluk dolu evliliklere ve hüzünlü kadınların kederli hikâyelerine şahitlik ettik. Biraz iç karartıcıydı. Kim derdi ki 51 sayfası olan minicik bir eserin bitmek bilmeyecek kadar çoğalıp önümde kocaman bir yığın olacağını?
Hayattan Sahneler adıyla merak uyandıran kitap mektup şeklinde yazılmıştı. Farklı isimlere sahip ama benzer yazgısı olan kadınlar, birbirlerine yaşadıklarını anlatıyordu. İçlerinden yalnız biri mutluydu. Kendi evliliğinin ışıltısı gözlerini o kadar kör etmişti ki diğerlerinin hangi duygular içinde olduğu hiç umrunda değildi. Kendinden başkasını görmeyen insanlar o kadar fazla ki bana onların vurdumduymazlığını hatırlattı hep.

Aşkı, bir kadeh içine sığdırmaya kalkışmak gibi 'aşk kadehi' tabiri ve 'bir içim şerbet' gibi nitelemelerle ne kadar küçültmeye kalkışıyorlar. Oh, ben bunu böyle görmüyorum. Bizim aşkımız böyle değildir. Pek büyüktür, pek geniştir. Öyle kadehler içine sığacak, bir yudumla bitecek şey değildir. Nasıl anlatayım. Bu bir derya gibidir. İşte sanki ben de onun içine düşmüşüm de boğuluyormuşum gibi bir halde bulunduğumdan bu halimi de anlatmaya gücüm yokmuş. Ancak boğulduğum halde ben ölmüyorum, bu beni öldürmüyor. Bilakis yudum yudum hayat veriyor. Demek ki ben ab-ı hayatta boğulmuşum. Şu mavi denizin beyaz köpüklü dalgaları üzerinde yuvarlanan gemilerin sandallarını gördükçe, ben de kendimi saadet denizinin mesut dalgaları üzerinde koşuyorum sanıyorum.
Fatma Aliye, sayfa 4

Eleştiri olarak söylemem gereken bir şey var ki o da mektupların yazım tarzı çok benzerdi. Hepsi aynı elden çıkmış gibiydi. Yani hepsini Fatma Aliye yazmış ve adreslerimize postalamıştı sanki. Hayalî isimler ekleyerek tabi. Anlatım ve cümlelerin yapısında değişiklik olmasını beklerdim.

Dertlerimi dökecek senin gibi bir arkadaşın, kardeşin iyilik ve cömertliği olmasa neredeyse dert denilen şeyin anlatılabilir, dökülebilir şeylerden olduğunu bilemeyeceğim.
Fatma Aliye, sayfa 17

Sözlerinizde haksız değilsiniz fakat onu anlayamayacak insanlara söylediğiniz için yanlış yaptınız.
Fatma Aliye, sayfa 50


20221111_113647.jpg

İnce Memed'le başladığım yazarın içsel yolculuğunda bu kitapla birlikte duvara toslamış gibi oldum. Yaşar Kemal'in Kuşlar da Gitti'sinden bahsediyorum. Ne diyeceğimi veya ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum. Kötü bir kitap mı? Asla değil. İyi ki okumuşum ama yanlış zamandı belki de benim için. Arka kapağında da yazıyormuş aslında neyle karşılaşacağım:

İstanbul'un çürüyen, kirlenen yüzünün ve insanlığın da şehirle birlikte yok oluşunun romanıdır. Yakaladıkları kuşları cami, kilise ve sinagogların kapılarında "azat buzat, beni cennet kapısında gözet" diyerek satmayı meslek edinen çocuklar, artık kimsenin kuş azat etmek istemediğini gördüklerinde insanlıklarına yabancılaşırlar.
Yaşar Kemal, Arka Kapak

İstanbul'un birçok camisini ve çevresini gezdim lakin böyle bir sahneyle hiç karşılaşmadım. Bu kitabı okuduktan sonra görürsem eğer; vereceğim tepki bambaşka olur. İnsanların cenneti böyle ucuz numaralarla satın alabileceğini düşünmesi korkunç. Sırf kendi iç huzuru için bir canlıyı özgürlüğüne kavuşturduklarını sanmaları ne kadar tuhaf. Onlara insan eli değmeden gökyüzünde istediği yere kanat çırpacak olan canların, önce hapsedilip sonra salıverilmesi oyununa gelmek dehşet verici.
Kuşlara üzüldüm. Gözümün önünde binlerce baştankara, saka, ispinoz ve kızılgerdan uçuştu. Onlar kadar özgür olup bu dünyadan başka bir yere kanat çırpmak istedim. Sonra kuşların o küçücük kafeslerde sıkışıp kaldıklarını düşündüm. Nefessiz kalan bendim sanki. Kötü, kirli, pis, karanlık ve daracık ortamda yapayalnız kalmış gibi hissettim kendimi.

"İnsanlık öldü mü?" dedim. "Yok" dedi, "ölmedi, ölmedi ama bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde."
Yaşar Kemal, sayfa 39

Kuşlar da gitti..


20221111_113719.jpg

Anlaşılan o ki benim eylül ayım pek iç karartıcı okumalarla geçmiş. Daha bitmedi bir tane daha geliyor. Tevfik Fikret'ten Senin İçin isimli toplu öyküleri bu.
Öncelikle beni sinir eden ve kötü bir okuma deneyimi geçirmeme sebep olan şeyden bahsetmek istiyorum. Kitabın ilk on sayfası A.Ç. isimli bir şahıs tarafından sabote edilmiş. Tüm hikâyelerden kısa kısa bahsetmiş. Yetmemiş özetlemiş, sonlarını bile yazmış. 🤷‍♀️
"Şu ölecek, bunun başına şu gelecek." demiş ve kendince puanlamalar vs yapmış. Bu ne cüret? Yahu o kadar şaşırdım ki ilk birkaçını okuyunca bıraktım, canım sıkıldı, kendi kendime söylendim. Sayfaların kenarlarındaki boşluklara sitemimi hayli sertçe dile getirdim ama içimdeki sinir geçmedi. Buraya da yazıyorum, Goodreads'te de yorumlayacağım. Daha başka yer varsa oraya da.. Neyse sakin.
Koskoca yayınevinden hiç kimse okumadı mı, "Biz ne yapıyoruz?" demedi mi? Okura saygısızlık ve terbiyesizlik resmen.
Böyle bir metni sonsöz olarak en sona eklersin anlarım. Bir okur için değerlendirme niteliği taşıyacağı için göz atılabilir ama ilk sayfaya eklemek nedir?

O saatten sonra benim okuma keyfim kaçtı. Zaten acıklı ve insanı boğan hikâyelerdi. Nefes almak için ilaç niyetine bir boşluk bile yoktu diyebilirim. İyi ki öyküyü bırakıp şiire yönelmiş yazar.
Ayrıca 5 yaşındaki bir kız çocuğuna yapılan tasvir de hiç hoşuma gitmedi. (sf 47) Belirtmeden geçemeyeceğim. (Buraya onu eklemedim, sayfamda görmek istemediğim için.)

Evinde bir tanecik evlat muamelesi görmüş, yani hiç terbiye görmemişti.
Tevfik Fikret, sayfa 3

Mezarcılar işlerini bitirdiler, gök kubbenin altında bir kubbecik daha belirdi.
Tevfik Fikret, sayfa 7

Gözlerinde bulut altında kalmış yıldızların nuru kadar donuk bir ışık görülüyor.
Tevfik Fikret, sayfa 31


20221111_113617.jpg

Orhan Veli'nin Bütün Öyküleri'ni de bu aya sıkıştırmışım. Daha önce YKY'den Hoşgör Köftecisi ismiyle çıkan bütün öykülerini e-kitap olarak okumuştum. Kütüphânemde de olmasını istediğim için bu kez Can'dan sipariş edip okudum.
Orhan Veli'nin üslubu çok güzel, kelime seçimleri, anlatım tarzı hoşuma gidiyor. Verdiği duyguyu hissedebiliyorsunuz ama o lezzeti bulamadım burada. Benim için yine de değerli bir yere sahip. İyi ki bizimle o şahane şiirlerini paylaşmış, onları seviyorum.. 🙆‍♀️

İsmim bana bile lazım değil, sen ne yapacaksın?
Orhan Veli, sayfa 12

Bu sözü beğendim. Sevmediğin biri ismini sorduğunda söylenebilecek bir cümle gibi değil mi? :)


20221111_113740.jpg

Başka bir şehri gezerken bir kitapçıya, bir sahafa da uğramaya çalışırım. Oradan aldıklarıma tarihi ve şehrin adını not düşmek hoşuma gidiyor. Yıllar sonra elime alıp sayfaları karıştırdığımda, anılar canlanıyor. O günden kalan somut bir parça gibi geliyor bana. İşte Hasan Ejderha'ya ait olan Sokak Başı romanını da böyle bir gezimde almıştım. Okuması bugüne kısmet oldu..
Başları güzeldi, bir köy hikâyesi okuyorum sanmıştım. Yalın, durgun ve kendi hâlinde olan insanların iç ısıtan hayatına tanık oluyordum. Fakat sonra sıkıyönetim ve hapishane sahneleri geldi. Bu oradaki anlatılanlara uymuyordu, havası değişmişti birden bire. Ben böyle olabileceğini hayal etmemiştim galiba. Keşke başka bir kitabın konusu olsaymış.


20221111_113308.jpg

Her ay birkaç tane çocuk kitabı okuyorum. Hatta bazen o renkli dünyadan başkasını görmüyor gözüm. Rengârenk sayfalar arasında kaybolmak, bir ağacın dalından tüm ormanı gözlemlemek ve hatta çocuk hâlimde kalmak hoşuma gidiyor. İçlerinden birinden bahsetmek istiyorum: Mavi Kuş. Özge Özberk benim sevdiğim bir oyuncu. Çemberimde Gül Oya ve Yol Arkadaşım dizilerini defalarca izlemişimdir. (Bir gün onlara dair bir şeyler de anlatmak isterim.)

Katıldığı bir kanaldaki söyleşisinde çocuk kitapları yazdığından bahsedince kayıtsız kalamadım. Mavi Kuş'u görmek istedim. Berk Öztürk'ün çizdiği resimler çok güzeldi. Bir çocuğa hitap edebilecek kadar sevimliydi. Hatta okunduktan sonra bazı sayfaları çerçevelenip asılabilir.
Hikâyenin ana fikri ve anlatılmak istenen çok hoştu. Dostluk temalıydı. O yaştaki çocukların insan sevgisini ve arkadaşlığı minik hayvanlarla öğrenmesi ne kadar değerli. Keşke herkes küçükken böyle kitaplara erişebilse, onları okuyabilse. Belki dünya daha güzel olurdu.. Arka kapak yazısı çok hoşuma gitti. Zaten diğerleri içinden bunu tercih etme sebebimdi.

Ormandaki tüm hayvanlar yeni günü dostluk içinde ve neşeyle karşıladılar. Şarkılar söyleyip dans ediyorlardı ki hiç beklemedikleri bir şey oldu. Gökyüzünde daha önce görmedikleri mavi bir kuş belirdi. Capcanlı rengi, pervanesi ve atkısı ile epey havalı bir kuştu. Hemen onunla arkadaş olmak istediler fakat bir sorun vardı. Mavi Kuş onlarla arkadaş olmak istemiyordu. Oysa bu ormanda herkes dosttu. Sevimli kahramanlar çözümü bir kutu boyada buldu.
Özge Özberk, Arka Kapak

Eleştirebileceğim tek nokta ise anlatımın ve özellikle bazı kelime seçimlerinin basitliğiydi.


📚 📚 📚

Aslında daha anlatacak çok şeyim var kitaplara dair. O ay birkaç tane çizgi roman da okumuştum ama onları ayrı bir yazının konusu yapmak istiyorum. Geriye dönüp baktığımda defterimdeki sekizinci sayfayı da doldurmuşum ama daha izlediklerime ve dinlediklerime dair tek kelime edememişim. Daha sonra paylaşmalıyım galiba. Konuşmaya dalıp zamanı unutarak kaptırıp gitmişim.

Yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır.
Andre Gide

Diye bir söz duymuştum. Sanki her şey bir gün silinerek kaybolup gidecek; biz dahi. Ama bu sonsuzlukta bir şeylerin var olması da mümkün. Asırlar sonra bile şair ve yazarlar kelimeleriyle varlıklarını sürdürmüş olacak. Tıpkı yıllar önceden bize kalanlar gibi. Elimize aldığımız her kitap yazarıyla sohbet ediyormuş hissi uyandırır bende. Her bir sözcük onun suretine bürünmüştür adeta. Bu muhteşem bir şey..
Yazmayı bu yüzden seviyorum ve okumayı da..

📚 📚 📚

İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir.
Descartes


11 Kasım 2022

Sort:  

Elimize aldığımız her kitap yazarıyla sohbet ediyormuş hissi uyandırır bende.

İşte, bu his ile okunabiliyorsa bir kitap akıp gidiyor zaman. Geçmiten birileri ile yaptığımız bu sohbetler bir çeşit zaman yolculuğu aslında :)

Bu güzel kitap tanıtımlarının ardından sohbet etmem gereken yeni kişileri belirledim. Teşekkürler :)

İşte, bu his ile okunabiliyorsa bir kitap akıp gidiyor zaman.

evet o zaman kitabın son sayfasına nasıl gelmişim anlamıyorum..

Bu güzel kitap tanıtımlarının ardından sohbet etmem gereken yeni kişileri belirledim.

bu upuzun yazıyı okuyanları yeni arkadaşlarımla tanıştırabildimse ne mutlu bana 🤗
çok teşekkür ediyorum özellikle okuduğun için 🌾🌿

Tam zamanında gelen bir yazı oldu benim için. Senden bir şeyler okumak seninle dertleşmek gibi oluyor ya bazen. Bugün de öyle bir gün oldu benim için. Keşke sadece ayda bir Cumartesi olmasa her Cumartesi gelse bu yazılar 🤗

Hepsi birbirinden güzel kitaplar. İlk dikkatimi çeken Agatha Christie oldu. Çocukluk hayalinin gerçekleştiğini görmek ne güzel. Özge Özberk'in kitabını ilk kez duydum. Sen hep bahsederdin Çemberimde gül oya dizisinden hatırlıyorum. Kitap yazdığını bilmiyordum. Kapağı ne kadar şirin olmuş. Yeğenime hediye edeyim bir ara fırsatını bulup da. Senin beğendiğin kitapları çocuklar seviyorlar.
Yine güzel bir Cumartesi sürprizi oldu. Dizilerle ve çizgi romanla ilgili yazılarını da merakla bekliyorum.

Senden bir şeyler okumak seninle dertleşmek gibi oluyor ya bazen. Bugün de öyle bir gün oldu benim için.

yazarken ben de böyle hissediyorum. bazen karşıma buradan sevdiğim bir arkadaşım geliyor, bir kahve eşliğinde onunla sohbet edip anlatıyorum da anlatıyorum sanki..
bu da öyleydi benim için.. senin için de aynı şekilde olması mutlu etti beni 🎈

Keşke sadece ayda bir Cumartesi olmasa her Cumartesi gelse bu yazılar 🤗

her cumartesi yazı yayınlamam için öyle motive edici ki bu sözlerin..
eskiden daha uzun ara veriyordum, git gide kısalıyor ve umarım daha da yakınlaşır zamanlar 😽

İlk dikkatimi çeken Agatha Christie oldu. Çocukluk hayalinin gerçekleştiğini görmek ne güzel.

çok güzel bir duygu 🎈
hâlâ o eski ciltleri duruyor, gördükçe çocukluk günlerim ve yaşadıklarım geliyor aklıma 😽

Yeğenime hediye edeyim bir ara fırsatını bulup da. Senin beğendiğin kitapları çocuklar seviyorlar.

en çok bu söze sevindim 🎈🎈🎈
çocuklarla aynı beğenilerde bulunmak harika bir duygu, çok mutlu oldum 😽
Mavi kuş gerçekten çok sevimli resimleri ve arkadaşlık temasıyla hoşuma gitti benim, umarım okuyan çocuklar da beğenir 🙆‍♀️

Dizilerle ve çizgi romanla ilgili yazılarını da merakla bekliyorum.

anlatmak isterim..
çok teşekkür ederim bu güzel sözlerin için ve her daim okuyup destek olduğun için 💜

@tipu curate

teşekkür ederim @trliste ve @damla 🌼🌿

Miss gibi bir içerik okudum sayende @sudefteri 🌸O kadar akıcı bir anlatımın varki sanki kitap özetlerinin hikayeleştirildiği bir kitap okumuşum gibi.

sanki kitap özetlerinin hikayeleştirildiği bir kitap okumuşum gibi.

işte buna çok sevindim 🎈😽

bu kadar uzun bir yazıyı beğenerek okuduğun ve düşünceni paylaştığın için teşekkür ederim 🌺

 last year (edited) 

Bir bu kadar daha devam etse okumayı bırakmazdım sanırım. 😂 Çok güzel bir içerik olmuş elinize sağlık.
Yaşar Kemal’in bu kitabını ilk kez duydum. Halbuki okumadığım kitabı var mı diye çok bakınmıştım. Her seferinde böyle oluyor. Sürekli bir yerlerden yeni kitaplarını öğreniyorum.
Umarım yazmaya devam edersin. 🙏

Yaşar Kemal’in bu kitabını ilk kez duydum. Halbuki okumadığım kitabı var mı diye çok bakınmıştım.

onun kitaplarını okumayı çok seviyorum, hepsini almak hayalim diyebilirim 🙆‍♀️
senin en sevdiğin eseri hangisi acaba 🙂

Bir bu kadar daha devam etse okumayı bırakmazdım sanırım.

o kadar uzundu ki okuyan birilerinin olması ve böyle güzel yorum yazması mutluluk verici 🙆‍♀️
teşekkür ediyorum 🍃🎶

Rica ederim. Tabii ki en iyisi İnce Memed serisiydi. Bir de en son yazdığı -vefatından 1-2 sene öncesinde çıkmıştı- kitabı, sanırım Tek Kanatlı Bir Kuş ismi. Gerçekten ustalık eseri olmuştu o.

Tabii ki en iyisi İnce Memed serisiydi.

soruyu sorarken İnce Memed dışındaki kast etmiştim aslında, sanki hiçbiri onu geçemezmiş gibi geliyor bana 🙆‍♀️

Tek Kanatlı Bir Kuş ismi. Gerçekten ustalık eseri olmuştu o.

iyi ki bu kitaptan bahsetmişsin, geçen yıl almış ama henüz okuyamamıştım. tavsiyene uyup öne çekmeliyim, teşekkürler 🙂

 last year  

Kitapta geçen sihirbazlık ve illüzyon numaralarına atıftı ve hatta kapağının görseli de bunu destekliyordu. O yüzden yayınevinin saçma sapan uydurduğu isimlere takılmayın. Hem cinayetin zarifi mi olurmuş?

Bazen gerçekten kapak ve kitap ismi çok alakasız oluyoy.

Keyifle okudum. Katili tahmin ettiğim için kendimi tebrik etmiştim, yine ediyorum.

Sherlock hayranı birisi olarak sanırım okumayı en sevdiğim kitaplar polisiye ve cinayet kitapları. En sevdiğim bir şey ise katili tahmin etmek ve genelde tahminlerim doğru olur.🥲

Çocuk kitapları okumayı Ben de çok seviyorum hatta eşim bazen dalga geçiyor, bence çok keyifli birşey çocuk kitabı okumak 🥲🌼

Çok kısa bir sürede bir sürü kitap okumuşsunuz, gerçekten bu çok güzel....👌🏻👌🏻👌🏻

Bazen gerçekten kapak ve kitap ismi çok alakasız oluyor.

evet eskiden yayınevleri kitapların isimlerinin dikkat çekici olması için değişik bir çaba içine girerdi, elimde o şekilde çok kitap var Agatha Christie'nin 🙂

En sevdiğim bir şey ise katili tahmin etmek ve genelde tahminlerim doğru olur.🥲

ben de katili tahmin ettiğimde seviniyorum ama ters köşe olduğunda daha da seviniyorum :)

bence çok keyifli bir şey çocuk kitabı okumak

bence de.. senin de bu tarz kitaplar okuman çok hoş, hiç dalga geçilecek bir şey değil aksine takdir edilmesi gerekiyor ✌

çok teşekkür ederim okuduğun ve bu güzel yorumun için 🌸

Her ay birkaç tane çocuk kitabı okuyorum. Hatta bazen o renkli dünyadan başkasını görmüyor gözüm.

Ne kadar da güzel. İçimizdeki çocuğu yok etmemek gerek. Ben de küçükken Vladimir Tumanov' un kitaplarını okuduğum için şimdi buldukça okuyorum ve o günlere geri dönüyorum.
Artık geçmişte o kadar takıntılı ve takılı değilim ama o kitapları okumak bana çocuk gibi hissettiriyor. Ve böyle hissetmek harika.
!LOLZ !PGM

Sent 0.1 PGM - 0.1 LVL- 1 STARBITS - 0.05 DEC - 15 SBT - 0.1 THG - tokens to @mehmetfix

remaining commands 1

BUY AND STAKE THE PGM TO SEND A LOT OF TOKENS!

The tokens that the command sends are: 0.1 PGM-0.1 LVL-0.1 THGAMING-0.05 DEC-15 SBT-1 STARBITS-[0.00000001 BTC (SWAP.BTC) only if you have 2500 PGM in stake or more ]

5000 PGM IN STAKE = 2x rewards!

image.png
Discord image.png

Support the curation account @ pgm-curator with a delegation 10 HP - 50 HP - 100 HP - 500 HP - 1000 HP

Get potential votes from @ pgm-curator by paying in PGM, here is a guide

I'm a bot, if you want a hand ask @ zottone444


İçimizdeki çocuğu yok etmemek gerek. Ben de küçükken Vladimir Tumanov'un kitaplarını okuduğum için şimdi buldukça okuyorum ve o günlere geri dönüyorum.

içimizdeki çocuğu öldürmemek gerek evet.. insanın yaşı kaç olursa olsun okumalı, onlardan öğreneceği çok şey var bence.
senin de okuyor olmana sevindim 😽
yazarın bende de haritada kaybolmak ve kraliçeyi kurtarmak isimli kitapları var ama henüz okumamıştım. bu sözlerinden sonra öne çekebilirim 🙆‍♀️

teşekkür ediyorum öncelikle okuduğun için ve sayfama uğradığın için 🌼

yazarın bende de haritada kaybolmak ve kraliçeyi kurtarmak isimli kitapları var ama henüz okumamıştım. bu sözlerinden sonra öne çekebilirim 🙆‍♀️

Kesinlikle okumalısın. Çocukluk yıllarını hissettirecek sana.

teşekkür ediyorum öncelikle okuduğun için ve sayfama uğradığın için 🌼

Ara sıra profiline giriyorum yazı yayınladın mı diye. Buraya ilk geldiğim zamanlardaki gibi. Senin @damla' nın ve @neokuduk' un gönderilerini okuyordum. 🤗😀
!LOLZ !LUV

Ara sıra profiline giriyorum yazı yayınladın mı diye. Buraya ilk geldiğim zamanlardaki gibi.

bunu daha önce de söylemiştin, o zaman da çok mutlu olmuştum şimdi de..
çok teşekkür ederim 🎈

Canım arkadaşım yine kaleminden harika kitapları tanıtmanı okumak çok güzel. Çocuk kitapları okuman senin içindeki çocuğun hiç ölmediğini gösterir. İçindeki çocuk hep yaşasın hiç ölmesin canım 🤗

Tanıttığın kitaplardan en çok ilgimi çeken Yaşar Kemal'in kuşlar da gitti isimli kitabı oldu. Nedense Bu kitap bana yalnızlığı çağrıştırdı...

Sanki her şey bir gün silinerek kaybolup gidecek; biz dahi. Ama bu sonsuzlukta bir şeylerin var olması da mümkün.

Evet canım bu yazdığın satırlar sonsuza dek burada kalacak ve seni ölümsüzleştirecek hatıra olacak herkese🤗

Elimize aldığımız her kitap yazarıyla sohbet ediyormuş hissi uyandırır bende. Her bir sözcük onun suretine bürünmüştür adeta. Bu muhteşem bir şey..

Yazılarını okuyunca ben de seninle sohbet havasındaymış gibi hissediyorum sanki karşımdasın ve seninle konuşuyormuşum gibi 🤗 duygularını düşüncelerini o kadar güzel yansıtıyorsun ki, sayfandaki yazılardan bir kitap rahat oluşturabilirsin. Hatta kitabın ismi de su defterimden akanlar olabilir canım 🤗

Keşke daha sık yazsan ve daha sık okuyabilsek yazılarını 🤗 ellerine yüreğine sağlık canım arkadaşım 🥰

en çok ilgimi çeken Yaşar Kemal'in kuşlar da gitti isimli kitabı oldu. Nedense Bu kitap bana yalnızlığı çağrıştırdı...

öyle bir yanı da var aslında.. umarım bir gün karşına çıkar ve okursun 🙂

Yazılarını okuyunca ben de seninle sohbet havasındaymış gibi hissediyorum sanki karşımdasın ve seninle konuşuyormuşum gibi

bunun hissedilmesi çok güzel bir şey, işte o zaman keyifli oluyor ve hayalimdeki sahne gerçekleşiyor 🤗

Hatta kitabın ismi de su defterimden akanlar olabilir canım 🤗

bu ne hoş bir isim 😽
bir gün olur belki 🎈🙆‍♀️

çok teşekkür ederim canım, her zaman destek olduğunu bilmek bana güç veriyor.. iyi ki tanımışım seni iyi ki varsın 💜

Ben de seni iyi ki tanımışım canım bu platformun bana kazandırdığı en güzel insanlardan bir tanesisin. İyi ki varsın seni çok seviyorum 🤗🥰

benim için de öylesin canım, seviliyorsun 💕

Yazılarını okurken, kitaplar hakkında yaptığım yorumlardan çok, Kendi iç dünyanda yaşadığın duyguları ve hissettiklerini cümle aralarında kurman çok hoşuma gidiyor. Merakla da bekliyorum. Eleştiriye başlamadan önce kendince neler söyleyecek ve cümleye nasıl başlayacak.

Okuduğum hiçbir kitabında beni hayal kırıklığına uğratmadı. Umarım bu duyguyu hiç yaşamadan tüm eserlerini bitirebilirim.

Bazen seni böyle düşünüyorum. Takdirle de karşılıyorum.Bir gün düşündüm. 15 saat bunun çoğunluğu okuduğum kitaplar ve izlemiş olduğum film ve dizilerde geçiyor. Kimseye aldırış etmeden kendi iç dünyamın kültürel zenginliğini geliştiriyorum. Okuduğum her kitaptan yüreğime kalbime duygularıma birer tohum ekliyorum. İzlediğim filmler ve diziler bendeki olumsuz davranışları ve kötü düşünceleri rüzgar gibi savuruyor.

'Daha ikincide böyle gevezelik yaparsan bu yazının sonu hiç gelmeyecek ve okuyan da sadece sen olacaksın.' diyor ve kısa kesiyorum. 🙇‍♀️

Kitaplar arasında en çok dikkatimi çeken zarif bir cinayet gecesi oldu. Tam bir Stephen King hayranı olarak polise ve korku yazılarını çok seviyorum. Katili kısa zamanda tahmin ettiğin için ben seni tebrik ediyorum.🤗

Yazılarını okurken, kitaplar hakkında yaptığım yorumlardan çok, Kendi iç dünyanda yaşadığın duyguları ve hissettiklerini cümle aralarında kurman çok hoşuma gidiyor.

benim de en keyif aldığım kısımlar bunlar, hem yazarken hem de başka bir yazıda okurken.. senin de keyif aldığını bilmek çok hoş 🤗

Kimseye aldırış etmeden kendi iç dünyamın kültürel zenginliğini geliştiriyorum. Okuduğum her kitaptan yüreğime kalbime duygularıma birer tohum ekliyorum. İzlediğim filmler ve diziler bendeki olumsuz davranışları ve kötü düşünceleri rüzgar gibi savuruyor.

bu bölüm ne güzel, birçok düşünceyi akla getiriyor.. kendine dışarıdan bakmak gibiydi sanki 😽

Tam bir Stephen King hayranı olarak polisiye ve korku yazılarını çok seviyorum.

ben de severim Stephen King okumayı, o zaman senden bir yazı gelir belki bu tarz kitaplara dair 🙂

çok teşekkür ederim bu güzel düşüncelerin için ve detaylı okuduğun için 🌸🌿