Şairler ve Şiirleri Serisi #1 - [Yahya Kemal Beyatlı - Sessiz Gemi]

in #tr6 years ago (edited)

Merhaba arkadaşlar bugün sizlerle yeni bir yazı serisine başlayacak olmanın mutluluğunu paylaşıyorum. Bildiğiniz üzere bir süredir kısa hikayeler ve şiirler paylaşarak iki farklı koldan serileri devam ettiriyordum. Bunun yanı sıra @kusadasi'nin yapmış olduğu cointurk projeleri kapsamında kripto paralar hakkında da hem öğrenmek hem de öğretmek amaçlı yazılar hazırlıyordum. Bugün ise yeni bir seriyi daha başlatmak istiyorum. Türk edebiyat tarihinde kalıcı izler bırakmış olan şair ve şiirleri inceleyerek okuduğumuz şiirlere biraz daha olsun anlam kazandırmayı hedefliyorum. Burada şiirleri sadece anlam yönünden tahlil edeceğiz. Daha önce yazmış olduğum şiirleri ve hikayeleri okumak için buradan blog siteme ulaşabilirsiniz. Blog üzerinden okuduğunuz metinler hakkında olumlu/olumsuz eleştirilerinizi yorum olarak yazarsanız memnun olurum.


Bugün inceleyeceğimiz şiir usta şairlerimizden Yahya Kemal Beyatlı'nın sessiz gemi şiiri. Birçoğumuz bu şiiri Hümeyra tarafından seslendirilmiş olan şarkı haliyle de bilmekteyiz. Öncelikle şairimiz hakkında kısa bir bilgi vermek ve ardından ise şiirin incelemesine geçmek istiyorum.

ufuk_çizgisi_uçsuz_bucaksız_pasifik_okyanusunda_ufuk_çizgisi.JPG

Yahya Kemal Beyatlı Kimdir?

Yahya Kemal Beyatlı, ya da asıl ismi ile Ahmed Agah, 1884 yılında şu anda Makedonya sınırları içerisinde bulunan, dönemin Osmalı'ya ait topraklarından Üsküp'te dünyaya geldi. Babası Üsküp belediye başkanlığı da yapan Nişi Naci Bey, annesi Lefkoşalı Şair Galib'in yeğeni olan Nakiye hanımdır. İlk ve orta öğrenimini Üsküp'te tamamladı ve yine lise hayatının başlangıcını burada yaptı. Liseye Üsküp İdadi'sinde başlayan Yahya Kemal aynı zamanda medreseden dersler de alarak Arapça ve Farsça öğrendi. Sanata olan ilgisi ise bu yaşlarda başlamıştı. İlk şiirlerini lise sıralarında yazan Yahya Kemal, şiirlerini yazarken dönemin edebi akımlarından Servet-i Fünun'un etkisinde kaldı. Bu akımın etkisiyle sanat sanat içindir felsefesini benimsedi, aruz veznini kullandı, konu bütünlüğüne önem verdi. Servet-i Fünun'un önderliğini yapan şair Tevfik Fikret'ten fazlasıyla etkilendi. 1897'de ailesile birlikte Selanik'e giden Yahya Kemal, annesinin verem olarak vefat etmesinin ardından ikinci kez evlenen babasına karşı tepkiler göstererek burayı terk etti ve Üsküp'e geri döndü. Bu olay onu çok etkilemiş olacakki hayatı boyunca hiç evlenmedi. Üsküp'te çok uzun süre kalmadan Selanik'e tekrar dönen Yahya Kemal'in gözü İstanbul'daydı. Bu nedenle tarihler 1902'yi gösterirken lise eğitimi için İstanbul'a geldi ve Vefa Lise'sinde eğitimine devam etmeye başladı. Bu sürede Servet-i Fünun'cu olarak bilinen Malumat ve İrtika dergilerinden şiirler yazmaya başladı.

İçinde bulunduğu dönemin monarşik yönetimine karşı çıktı, II. Abdülhamid'e yönelik eleştirilerde bulundu ve görüşleriyle uyuştuğunu düşündüğü Jön Türkler'e özenerek istibdattan kaçtı ve Fransa'ya yerleşti. Burada Fransızca öğrendi ve 1904 yılında Siyasal Bilimler Fakültesine girdi. Burada ünlü tarihçi Albert Sorrel'den dersler aldı ve oldukça etkilendi. Siyasi düşüncelerle gitmiş olduğu Fransa'da daha çok sanatla ilgilendi ve Fransız sanat anlayışından çok etkilendi. Burada etkilendiği sanat unsurlarını Türkçe şiirlerine uygulamaya başlayan Beyatlı, Servet-i Fünun ile yollarını ayırdı. Divan edebiyatından tamamen kopmadı ancak katı etkilerinden kurtuldu. Şiire kendi bakış açısıyla yeni bir boyut kazandırdı. Arapça-Farsça kelimeler kullanmaya devam etti ancak şiirlerinde akıcılığa ve anlaşılabilirliğe de önem verdi.

1912 yılında İstanbul'a dönen Beyatlı, çeşitli eğitim görevlerinde bulundu ve çeşitli dergi ve gazetede yazılar kaleme aldı. Bu dönemde öne çıkan hece ölçüsünü de çok basit ve sade bulan Yahya Kemal divan edebiyatının ağırlığını eleştirmekten de geri durmadı. İlk kez 1918 yılında Yeni Mecmua adlı dergi ile şiirlerini yayımlayarak geniş kitlelere ulaştırdı. Bu dönemde ülkenin içinde bulunduğu durumda, ülkenin bağımsızlığını savunan bir çizgi izledi. Lozan Barış görüşmelerine katılan heyette danışman olarak görev yaptı. Cumhuriyetin ilanının ardından milletvekilliği ve çeşitli devlet kadrolarında görevler aldı. Hayatı boyunca hiç kitap yayınlamadı, eserlerini bir araya toplamadı. Ancak yazmış olduğu şiirler ve düz yazılarla döneme ve sonrasına damgasını vurdu. Yakalandığı bir bağırsak hastalığı sonucu 1 Kasım 1958'de İstanbul'da hayata gözlerini yumdu.

IMG_20180724_160338.jpg


Sessiz Gemi Şiirinin Anlam Yönünden Tahlili

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Şair burada ilk mısrada ecelin geilişini, yani ölüm zamanını benzetme yaparak belitmiş ve zaman ile ömürü, demir almak günü ile de ölümü nitelemiştir. İkinci mısrada ise ahirete gidişi anlatan şairimiz, ölümden sonraki hayat için bilgilerimizin kısıtlı oluşuna atıfta bulunarak meçhul demiş ve dünyayı bir limana benzetmiştir.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Burada ise ilk mısrada ölüm sessizliğine dikkat çekerek yolcuların artık ses seda veremeyeceğine değinmiştir. İkinci mısrada ise bu yolculuğun başka olduğunu belirtmiş ve normal vedalarda yapılan hiçbir şeyin burada uygulanmadığını belirterek cenaze törenlerimize atıfta bulunmuştur.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Ölenin arkasında kalanların dökmüş olduğu gözyaşlarını gözleri nemli olarak tanımlayan şair, geride kalanarın gidensiz ne yapacağını bilmez durumlarını ise siyah ufka bakmak olarak tanımlıyor. Burada bilinçli olarak siyah kelimesi tercih edilerek ölen kişi olmadan yakınlarının hayatındaki karanlık anlatılıyor. Geride kanların üzüntüsü 'bu seyahatten elemli' olarak anlatılıyor.

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

Burada ölümün çaresizliğine atıfta bulunularak gönüllerin çaresiz kaldığını söyleyen şair, ölümün herkesin başına geleceğini, bu gerçekliğin elbet devam edeceğini ikinci mısrada çok güzel anlatmıştır.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Şair, gidenlerin ardından her zaman yakılan 'geri gel ne olur?' ağıtlarının boşa olduğunu, bu yolculuğun tek yönlü olduğunu çok açık şekilde ifade etmiş ve ölümün dönülmez bir yol olduğuna vudgu yapmıştır.

Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Burada ise şair gidenlerin geri dönmemesini yerlerinden memnun olmalarına bağlamaktadır. Burada kullandığı sanat olayların gerçek sebebi dışında daha güzel bir sebebe bağlanması sanatı olan Hüsn-i Talil'dir.


Yazıda kullanılan görseller bana aittir.

Posted from my blog with SteemPress : http://www.househusband.tk/2018/07/siir-yorumlama-serisi-1-sessiz-gemi


Sort:  

Eline emeğine sağlık kardeşim çok güzel bir yazı olmuş sabırsızlıkla diğer yazılarınıda okumak istiyorum başarılarının devamını dilerim

Çok teşekkür ederim, beğenmenize sevindim :)

Çok güzel düşünmüşsünüz, çok da güzel hazırlamışsınız, elinize sağlık..
Takipteyiz :)

Teşekkür ederim :)

Çok güzel fikir. Benzer bir etkinlikle yarışma düzenlemeyi planlıyordum ben de. Gayet iyi oldu. Okurlar için ön çalışma olsun bu.

Sevgiler.

Çok teşekkür ederim, güzel bir etkinlik olacağını umuyorum. Sevgi ve saygılar bizden..

Cok guzel bir post olmus, emeginize ve yureginize saglik 🙏

Teşekkür ederim :)

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by househusband [Turkish] from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.