Be Medicine for My Wounds / İlaç Ol Yaralarıma ( ENG-TR)

in Trliste8 months ago

ENG

Hello to everyone,

I'm angry at myself for not being able to write for days. You know how you make plans in your mind saying, "I'll write tomorrow if I'm free", but I think it's my luck that those tomorrows coincide with spontaneous events. I hope the weekend was enjoyable for you. I think that the beauties that take my breath away in the places I visit and see threaten my past pains. When I came across such beauty in the Beldibi Bahçecik Forest area I went to this week, I started to believe it even more.

Most of all, meeting at the top with the sea watching me through the forest while walking on roads whose end I don't know makes me very happy. I passed by this forest on my way to my favorite Göynük Canyon. I told myself that I must walk this path. In order not to forget this road, I recorded it in my memory as follows: Do not forget the intersection road before coming to Göynük Canyon... After passing the lights at this intersection, there is Akçaağaç Köftecisi, which is located further ahead and which I thought was closed every time I passed. After passing this meatball restaurant, I will reach a wide dirt road on the left side of the road where I can park my car. At the end of this dirt road, there is a long road waiting for me between two tall and wide-trunk pine trees standing guard like military guards. This is how I started walking.

I love the widening forest roads passing through such narrow roads. At that moment, I think the forest was tying a rope around my waist and pulling me towards it. The absence of anyone and the passion of excitement that fills me takes away even the fear in my heart. I go into such a hypnosis that; I think that I will pass through every road I see and set foot in other lands. Sometimes I wonder how they will reach me if something happens to me here. At that moment, the only thing that comes to my mind is the phone. I can understand that someone discovered this place before me, from the red arrow marks drawn on the white rocks stuck to the ground.

I can say that it has become one of my principles to take a break at a place where short green grass gathers when I unexpectedly come across it, as if it were blood brothers with the soil. Look, they decided to escape from those huge stones that came between them and establish their own civilization. The white lily flowers standing on their heads also look like they have declared kings.

On some of the roads I come across, I see how the branches of the pine trees dominate the roads. In fact, how can a pine tree that rises high into the sky bend its neck and throw its entire body onto the road, in need of a helping hand? I don't understand at all.

As I walked over the stony and dirt roads I set foot on, I could see the sea through the tree branches on the left. When I lifted my head up, I witnessed how the young, tall pine trees looked at the clouds in the sky.

As I walked through this forest, I could notice from the gradually opening views that there was an observation deck somewhere above. Because I was walking towards a hill overlooking the sea. Normally, when I was walking in such places, I always heard the sounds of birds and the sound of approaching water. Here, I could only feel the howling of the wind, which occasionally felt my body.

Finally, as I predicted, I reach a viewing hill at the top that brings me together with the sea. In front of me are clouds, mountains and the deep blue sea that I am eagerly waiting to see. When I look from here, I can see all the holiday resorts located along the coast of Antalya. Among these, there are Büyük Çaltıcak, Beldibi and Göynük settlement areas. I can say that it gave me great pleasure to be able to see them all, one by one, from above.

I enjoyed this breathtaking view by sitting and sipping my tea for about half an hour. Sitting on this hill, in a quiet and decent corner, was the most enjoyable moment of the day. In addition to this silence, I added the song "Mavi Grey, Be a medicine for my wounds", which I have been listening to frequently on my phone lately. Believe me, it felt like a therapy. At that moment, I started shouting the lyrics of the song and repeating it. I was accompanying the band Mavi Gri. I literally thought I was in the song and acting. 🤗🌸

You were around and you were missing,
so be it so be it
Let's talk about it all face to face,
Be medicine for my wounds, I am a ship lost its course,
Come, be the sun, my compass in the pitch darkness, you are my lighthouse.

Without getting caught in the cold of the wind that I was feeling more and more, I left the hill promising myself to meet again.

TR

Herkese Selam,

Kaç gündür yazı yazamadığım için, kendime kızıyorum. Hani yarın boşum yazarım, diye içinizden plan yaparsınız ya, o yarınların kendiliğinden gelişen olaylara denk geliyor olması da benim şansım diye düşünüyorum. Umarım hafta sonu sizin için keyifli geçmiştir. Ben, gezdiğim ve gördüğüm yerlerde nefesimi kesen güzelliklerin, geçmiş acılarıma gözdağı verdiğini düşünürüm. Bu hafta gittiğim Beldibi Bahçecik Orman alanında böyle bir güzellikle karşılaşınca buna daha çok inanmaya başladım.

En çok da, sonunu bilmediğim yollarda yürürken, ormanın arasından beni izleyen denizle, en tepede buluşmak, beni çok mutlu ediyor. Bu ormanın önünden sevdiğim Göynük Kanyonuna giderken geçtim. Kendi kendime bu yoldan mutlaka yürümeliyim dedim. Bu yolu unutmamak için de hafızama şu şekilde kaydettim: Göynük Kanyonuna gelmeden önce kavşak yolunu unutma... Bu kavşaktaki ışıkları geçince ilerisinde yer alan ve her geçtiğimde kapalı olduğunu düşündüğüm, Akçaağaç Köftecisini var. Bu köfteciyi geçtikten sonra, yolun solunda aracımı park edebileceğim, geniş bir toprak yoluna ulaşacağım. Bu toprak yolun sonunda, askeri muhafızlar gibi nöbet bekleyen iki uzun ve geniş gövdeli çam ağaçlarının arasında beni bekleyen uzun bir yol var. İşte bu yoldan yürümeye başladım.

Böyle dar yollardan, geçerek, genişleyen orman yollarını çok seviyorum. Sanki o an, ormanın beline ip bağlayıp, beni kendisine doğru çektiğini düşünüyorum. Kimseciklerin olmaması ve içimi kaplayan heyecan tutkusu, yüreğimdeki korkuyu bile alıp götürüyor. Öyle bir hipnoza giriyorum ki; gördüğüm her yolun içinden geçip, başka diyarlara ayak basacağımı düşünüyorum. Bazen burada başıma bir şey gelse bana nasıl ulaşacaklar diye içimden de geçiriyorum. O an aklıma sadece telefon geliyor. Burayı benden önce birilerinin keşfettiğini, toprağa, yapışmış beyaz kaya taşlarının üzerine çizilmiş olan, kırmızı renkteki ok işaretlerinden anlayabiliyorum.

Hiç beklemediğim bir anda, karşıma çıkan ve toprakla sanki kan kardeşi olmuş kısa yeşil çimenlerin toplandığı yerde mola vermek, prensiplerim arasına yerleşti diyebilirim. Baksanıza, aralarına giren, o koca taşlardan kaçıp, kendi medeniyetlerini kurmaya karar vermişler. Başlarında duran, beyaz zambak çiçekleri de kralları ilan etmiş gibi görünüyorlar.

Önüme çıkan bazı yollarda, çam ağaçlarının dallarının yollara nasıl da hakimiyet kurduğuna rastlıyorum. Hatta gökyüzüne yükselten bir çam ağacının nasıl olur da boynunu büküp, yardım eline muhtaç bir şekilde gövdesinin tamamını yola savurur? Hiç anlamıyorum.

Ayak bastığım, taşlı topraklı yolların üstünden yürüdükçe, hemen solunda duran ağaç dallarının arasından denizi görebiliyordum. Başımı yukarı kaldırdığımda, genç kalmış, upuzun çam ağaçlarının gökyüzündeki bulutlarla nasıl bakıştıklarına şahit oluyordum.

Bu ormanın içinde yürüdükçe, yukarlarda bir yerlerde, bir seyir terasın olduğunu, gittikçe açılan manzaralardan fark edebiliyordum. Çünkü, denizi tam karşıdan gören bir tepe noktasına doğru yürüyordum. Normalde böyle yerlerde yürürken, kulağıma hep, kuş sesleri ve yaklaşan su sesi akıntısı gelirdi. Burada sadece, arada bedenimi yoklayan rüzgarın uğultusunu hissediyordum.

Sonunda tahmin etmişim gibi, en tepede beni denizle buluşturan bir seyir tepesine ulaşıyorum. Karşımda bulutlar, dağlar ve görmeyi heyecanla beklediğim masmavi denizim. Buradan baktığımda, Antalya'nın kıyı boyunca konumlanmış, tatil beldelerinin hepsini görebiliyorum. Bunların arasında Büyük Çaltıcak, Beldibi ve Göynük yerleşim alanları da var. Hepsini bir bir karede, tepeden görebilmek bana büyük bir keyif verdi diyebilirim.

Nefes kesen bu manzaranın tadını, yaklaşık yarım saat oturarak ve çayımı yudumlayarak çıkardım. Bu tepede, sessiz nezih bir köşede, öylece oturmak, günün en keyifli anıydı. Bu sessizliğimin yanına telefonumdan son zamanlarda sık sık dinlediğim Mavi Gri, İlaç ol yaralarıma" şarkısını eklemiştim. İnanın sanki bir terapi gibi gelmişti. O an şarkının sözlerine bağırarak, tekrarlamaya başladım. Mavi gri grubuna eşlik ediyordum. Resmen kendini şarkının içinde sanıp, oynadığımı düşündüm. 🤗🌸

Bir ortalıktaydın bir yoksun,
öyle olsun öyle olsun
gel yüz yüze konuşalım hepsini,
İlaç ol yaralarıma ben rotası şaşırmış bir gemi,
gel güneş ol zifiri karanlığa pusulam sensin deniz fenerim.

Gittikçe daha çok hissettiğim rüzgarın, soğuğuna daha fazla yakalanmadan, tepeden, tekrar buluşmak için kendine söz vererek ayrıldım.

Sort:  

Görseller harika olmuş. Gerçekten insanın o manzarada yürüyüş.yapasi geliyor.

Çok teşekkür ederim arkadaşım.

Yazını okuyunca imreniyorum sana yalın ayak ormanda yürümek istiyorum. Bereketli güzel günlerin olsun :)

Yalın ayak toprak üzerinde yürümek çok güzel bir duygudur. İnsanın içindeki tüm kötü enerjiyi alır. Çok teşekkür ederim:))

Ormana gidip toprakta yürümem lazım :))

Congratulations, your post has been added to Pinmapple! 🎉🥳🍍

Did you know you have your own profile map?
And every post has their own map too!

Want to have your post on the map too?

  • Go to Pinmapple
  • Click the get code button
  • Click on the map where your post should be (zoom in if needed)
  • Copy and paste the generated code in your post (Hive only)
  • Congrats, your post is now on the map!

Böyle dar yollardan, geçerek, genişleyen orman yollarını çok seviyorum. Sanki o an, ormanın beline ip bağlayıp, beni kendisine doğru çektiğini düşünüyorum.

bu cümleleri çok sevdim, düşününce gerçekten dediğin gibi hissettim ben de. bu duyguyu sevdim. 🙆‍♀️

manzara her zamanki gibi şahane, termosunla denizin birleştiği görsel ayrı güzel, anlatımın ayrı. kendimi orada yürüyor gibi hiseettim

Mavi Gri, İlaç ol yaralarıma şarkısını eklemiştim. İnanın sanki bir terapi gibi gelmişti.

daha önce bilmediğim bir şarkıydı, okuyunca youtube'dan açtım ve bu satırları dinleyerek yazıyorum 🎶🎶