Fütursuzca İzlenmesi Gereken Filmler #54: Dancer in the Dark (2000)

in #movies6 years ago

image source


Hello everybody. I am talking about films, in this series. I will criticism about films I watced. Actually, it is not exactly criticism. It is more like comment. Because I am not critic. I just talking about films. I say features or scenes what I liked. If I watched another films by the same director, I tell about them too.


Herkese merhaba arkadaşlar. Sndbox için türkçe bir film serisi bu. Seri bayağı uzun sürecek büyük ihtimalle. Önce eski hazırladığım listedeki hoşuma giden filmlerden bazılarını paylaşacağım sonra da yeni filmler izledikçe sürekli olarak her gün ekleyeceğim onları seriye. Daha önceden de sndbox a film serisi yapmıştım ama onu ingilizce yazıyordum. Bu türkçe olacak. Bu postta eskiden yazmış olduğum filmlerden biri olan Dancer in the Dark filminden bahsediyorum. Eski yazdığımı okuyan olmuştur belki.


image source


Size yalnız akşamlarınıza eşlik edecek, kahvenizi yudumlarken izleyebileceğiniz, hani şöyle değişik bir film olsa da izlesek diyeceğiniz anlar için ya da lan birisi steemitte yazmıştı şöyle bir film dur bir açıp izleyim bakayım neymiş diye düşüneceğiniz anlar için güzel bir film serisi bu. İzlediğim filmlerden böyle biraz değişik olanları, yani bu fularlı kesim nasıl diyorsa işte biraz sanatsal olanları sizlerle paylaşacağım bu seride. Filmler üstüne biraz konuşacağım. Gerçi pek beceremem film yorumu yapmayı ama kendi çapımda izlerken hissettiklerimi anlatacağım işte size. Fazla da kasmaya gerek yok.

Biraz filmin konusundan bahsedeyim. Selma Jezkova 10 yaşındaki oğlu Gene ile birer Çek göçmeni olarak bir karavanda yaşamaktadırlar. Bir fabrikada çalışmakta olan Selma kalıtsal bir hastalık nedeniyle görme yetisini yavaş yavaş kaybetmektedir. En büyük amacı gerekli parayı biriktirip oğlunu ameliyat ettirerek aynı akıbete uğramasına engel olmaktır. Konu kısaca böyle.


image source


Dibine kadar dram yaşamak istiyorsanız tam sizlik film. Dram kere dram. Film resmen dramın kelime anlamı. Zaten Lars Von Trier filmleri çok gerçekçi ve insanın içine işleyen filmler olur. Ama bu filmde gerçekçilik resmen tavan yapmış Björk mükemmel oyunculuk sergilemiş rol kadına cup diye oturmuş adeta. Bu tarz filmleri seviyorsanız ben öyle aksiyona filan gelemem gerçekçi olsun gerekirse ağlayayım yeter ki film beni içine çeksin diyorsanız kesinlikle tavsiye ediyorum bu filmi izleyin. Uzun süre unutamayacağınız filmlerden. Graciasss Amigosss...


image source