Travma Tanımının Tarihsel Dönüşümü

in #myblog3 years ago (edited)

img_7570.png

17 ve 18. Yüzyıllarda kişinin yaşamını tehdit eden taciz, tecavüz, savaş, afet gibi türlü 'korkunç' deneyimlerin kişide uzun süreli psikiyatrik rahatsızlıklar bırakması kişinin zayıflığına atfedilir, ruhsal hastalığa yatkın olduğu varsayılır ve hatta biyolojik alt yapısının travmaya yatkın olduğu düşünülürmüş. Bunun yanında bastırılmış bir çocukluk travması olduğuna inanılırmış. Zamanla bu kavram dönüşerek, kişinin yaşadığı travmatik olayı zamanla kendisinin iyileştireceğine inanılır, iyileştiremezse yine kişiye sorumluluk yüklenirmiş.

Zamanla bu kavram sadece tıp literatüründe fiziksel travmalar için kullanılmaktayken DSMI'nin yeniden dönüştürmesiyle psikolojik boyutu ele alınarak kişinin psikolojik ve fiziksel olarak yaşadığı olaydan olumsuz yönde etkilenmesi şeklinde yorumlanmış.

Bunları neden mi yazıyorum?
Savaşlar, afetler, toplumsal yozlaşmalar, tacizler tecavüzler derken aslında dünya sanki bir travma ve herkes payına düşeni yiyor. Sanki herkes travmasını içinde yaşıyor, bunu dillendiren de tıpkı 17.YY daki gibi hastalıklı kabul ediliyor. Yardım aramak kimine göre acizlik kimine göre tuzu kuru işi. Kişinin tıpkı geçmiş dönemlerdeki gibi kendi kendini iyileştirmesi bekleniyor. İyileştiremezse suçlu mağdur, kazanansa hep suçlu oluyor.

Karamsar bir insan değilim ama bu ara travma çalıştığım için okurken ne kadar da geriye gittiğimizi gözlemliyorum. 5-10 yıl da değil üstelik, Yüzyıllar ilerliyor, travmalar artıyor ama tanımı ve insanların bu tanıma yüklediği anlam geriye gidiyor...

Sort:  

@dubisaniye, thank you for supporting the HiveBuzz project by voting for our witness.

Here Is a small present to show our gratitude
Click on the badge to view your Board of Honor.

Once again, thanks for your support!

Check out the last post from @hivebuzz:

Feedback from the April 1st Hive Power Up Day

Bu çok garip bir resim. Bu resme baktığımızda ne anlamalıyız?

Aslinda ne ifade ettigi degil senin ne gordugun ve nasil yorumladiginla alakali:)
Ben rastgele kizimin kucukluk resimlerinden sectim.
Siyah renk, sert cizgiler, karmasiklik bana travmayi cagristirdi😁

Biraz saçma gelecek ama bana da "Yürüyen Şato" filmini çağrıştırdı. Çizgi film daha doğrusu.

Yok neden sacma gelsin😁 cok eski resim ama merdivenden algilayabildigim kadariyla agac ev cizmeye calismis olabilir kizim. Herkese farkli seyler hissettirmesi, herkesin ayni bakip farkli gormesi sanatin bi cilvesi😁 sanirim kitaptan uyarlama filmdi. Tekrar donup izlicem, az biraz hatirliyorum. İyi ki bunu cagristirmis😁

Evet sanki ağaç ev gibi. Tam olarak bilmiyorum ama anime gibi bir film. Bana geçmişin güzelliğini hatırlattığı için ara sıra izliyorum.