Şairler ve Şiirleri Serisi #2 – [Nazım Hikmet - Ceviz Ağacı]

in #tr6 years ago (edited)

Merhaba arkadaşlar bugün şiir yorumlama serimin ikincisi ile karşınızdayım. Yorumlamak üzere okumaktan en çok keyif aldığım şairlerden Nazım Hikmet’in Ceviz Ağacı şiirini seçtim. Bu şiiri birçoğumuz Cem Karaca’nın muhteşem sesinden şarkı olarak da dinledik. Eğer dinlememiş olan varsa buraya tıklayarak yazıyı okurken dinlemenizi tavsiye ederim. Bu sefer de öncelikle şairimizden biraz bahsedip daha sonra şiir incelemesine geçeceğim.

IMG_20180728_121848.jpg
Üç yıl önce bahçemize ektiğimiz ceviz ağacı


Nazım Hikmet Ran Kimdir?

Edebiyat tarihimizin en büyük şairlerinden birisi olan Nazım Hikmet 20 Kasım 1901 Selanik doğumludur ancak kimliğe yaşının büyük görünmemesi için 15 Ocak 1902 olarak kaydedilmiştir. Babası Hikmet Beydir. Hikmet Bey Galatasaray Lisesi mezunu olup dönemin dışişlerinde (Kalem-i Ecnebiye) memurdu. Annesi Celile Hanım ise eğitimci Enver Paşa’nın kızıdır. İlkokulu bitirdikten sonra yakın arkadaşı Vala Nurettin ile Mektebi Sultani’ye başladı. Maddi sıkıntılardan dolayı ertesi yıl Nişantaşı Sultanisi’ne geçiş yapmak zorunda kaldı. Oradan sonra 1917 yılında Heybeli adada bulunan Bahriye Mektebine giren Nazım Hikmet 1919 yılında Denizci Subay olarak mezun oldu ve Hamidiye kruvazörüne atandı. Aynı yılın sonunda daha önce de yakalanmış olduğu rahatsızlığı tekrarlanınca bir süre istirahat ederek tedavi gördü. 1920 yılının Mayıs ayında ise sağlık sorunları sebebiyle ordu ile ilişiği kesildi. Bu tarihlerde Nazım Hikmet hececi şairler arasında adını duyurmaya başlamıştı. Bahriye Mektebinde öğretmeni olan Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirlerini çok seven Nazım, kendi yazdığı şiirleri Yahya Kemal’e okutmaktan ve eleştirilerini dinlemekten de bir hayli memnundu. 1920 yılında Alemdar Gazetesinin düzenlediği bir yarışmaya katılarak adının daha fazla duyulmasına vesile olacak birincilik ödülünü kazandı.

1921 yılında Milli Mücadeleye destek olmak amacıyla gizlice yanında Vala Nurettin, Yusuf Ziya ve Faruk Nafiz ile birlikte Ankara’ya gitmek üzere yola koyuldu. Ancak İnebolu’dan sonra Yusuf Ziya ve Faruk Nafiz’e Ankara izni çıkmayınca Nazım Hikmet yanında Vala Nurettin ile Ankara’ya vardı. Bu tarihte İstanbul’daki genç nüfusu Milli Mücadeleye davet eden bir şiir yazdı. Bu şiir çok beğenilince Vala Nurettin ile Bolu’ya öğretmen olarak atandı. Ancak burada çok olumlu tepkiler almayıp gizli polisle başları derde giren iki genç öğretmen Moskova’ya Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’ne kaydoldu. Nazım Hikmet ilk kez serbest şiirle burada tanıştı ve ilk serbest şiirlerini burada yazdı. Tarihler 1924’ü gösterirken üniversiteyi bitiren Nazım Hikmet gizlice Türkiye’ye döndü. 1925’te Şeyh Sait isyanı ile alakalı soruşturmalar kapsamında gıyabında 15 yıl hapis cezası verildi. Bunun üzerine tekrar yurt dışına kaçan Nazım Hikmet 1928 yılında Bakü’de ilk şiir kitabı Güneşi İçenlerin Türküsü’nü çıkardı. Kitabı çıktıktan sonra tekrardan gizlice Türkiye’ye dönen Nazım yakalandı, kısa bir tutukluluğun ardından tekrar serbest bırakıldı. 1929’da yayımladığı Putları Yıkıyoruz yazısı ile büyük ilgi gördü. Aynı yıl içerisinde iki farklı kitap yayınladı. 1930’da Salkım Söğüt ve Bahri Hazer şiirlerini plağa seslendirdi. Plak halktan büyük ilgi gördü. Bu ilginin sonucunda Nazım Hikmet’e şiir kitaplarından dolayı dava açıldı. 1932 ve 1933 yıllarında şehir tiyatrosunda oyunları sergilendi. İki farklı kitabı daha basıldı.

1930 yılında tanıştığı büyük aşkı Piraye ile davalar yüzünden evlenemeyen Nazım 1933’te tutuklanıp çok sürmeden serbest bırakılınca 1935 senesinde Piraye Altınoğlu ile evlendi. 1938 yılında Harp Okulu öğrencilerini isyana teşvik ettiği gerekçesiyle tutuklanan Nazım, önce onbeş ardından yirmi yıl hapis cezası aldı. Beraat edeceğinin umduğu bu davanın sonucu Askeri Yargıtay tarafından da onaylanınca Nazım cezaevinin yolunu tuttu. 1949 yılında Nazım’ın serbest bırakılması kapsamında girişimler başladı nacak sonuçsuz kaldı. 1950 yılında açlık grevine başladı ve aynı yıl Cerrahpaşa Hastanesi’nde serbest bırakıldığını öğrendi. Cezaevinden çıkınca Piraye’den boşandı ve sık sık görüşlerine gelen dayısının kızı Münevver Hanımla evlendi.

1951 yılında tekrardan yurt dışına kaçan Nazım Hikmet Bakanlar Kurulu Kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Bu süreçte birçok ülke gezdi, ünü yayıldı, şiirleri yabanı dillere çevrildi. Uluslararası çapta yazarlar ve şairler birliği konferanslarına katıldı. 3 Haziran 1963 yılında ise Moskova’da hayata gözlerini yumdu.

IMG_20180728_121916.jpg
Şairin sürekli bahsettiği ceviz ağacı yaprakları

Ceviz Ağacı Şiirinin Anlam Yönünden Tahlili

Ceviz ağacı şiiri aslında çok farklı bir hikayeye sahiptir. Bu şiiri anlamak için öncelikle olayı incelememiz gerekir. Muhtemeldir ki 1930’lu yıllarda, Nazım Hikmet’in yazmış olduğu şiirlerle başının dertte olduğu hakkında davalar ve yakalamalar sürerken büyük aşkı Piraye ile Gülhane parkında buluşmak üzere sözleşirler. Gülhane parkına gelerek Piraye’yi beklemeye başlayan Nazım devriye gezen polisleri görür. Hakkında yakalama kararı olduğu için polislerden saklanmak amacıyla hemen yakınında bulunan ceviz ağacının tepesine tırmanır ve ağacın geniş yaprakları arasında gizlenir. Bir süre sonra ise Piraye buluşacakları yere gelerek beklemeye başlar. Polisler halen devriye gezdiği için Piraye’ye seslenemeyen Nazım’ı Piraye de fark edemez. Bu ilginç olayın ardından Nazım Hikmet Ceviz Ağacı şiirini yazmıştır.

başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
ne sen bunun farkındasın,
ne polis farkında.

Şair burada ceviz ağacının tepesinde bulutlara yakınlığını ima eder gibi başım köpük köpük bulut diyor, bulutlar ile köpükler arasındaki görsel benzerliğe atıfta bulunuyor. Ayrıca hem kendini bir ağaca benzetiyor hem de ağacı kişileştiriyor. Bulunduğu ceviz ağacı ihtiyar, budak budak ve serham serham olduğu için saklandığı ağaçla bir bütün olmuşçasına bunları kendisinin bir özelliğiymiş gibi anlatıyor. Son iki mısrada ise yaşadığı olayın garipliği gözler önüne seriliyor. Şair hem Piraye’ye hem de polislere kendisini fark edemedikleri yönünde bir gönderme yapıyor.

ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında,
yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil

Şair bu bölümde ise kendisini tamamen ceviz ağacı ile özdeşleştirmiş ve teşbih sanatını kullanmıştır. Kendisini bir ceviz ağacına benzetirken yapraklarını balığa, mendile benzetiyor. Kendisinin gelmediğini düşündüğü için, belki de başına bir şey geldiğinden korkan Piraye ağlamaya başlamış olacak ki bir mendil gibi Piraye’nin gözyaşlarını silmek istemektedir.

yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var,
yüz bin elle dokunurum sana, istanbul'a.
yapraklarım gözlerimdir.
şaşarak bakarım.
yüz bin gözle seyrederim seni, istanbul'u.
yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.

Şair yine kendisini bir ceviz ağacına benzeterek ve yapraklarını elleri, gözleri ve yüreği gibi göstererek teşbih sanatı yapmıştır. Burada saklandığı ağacın yapraklarının çokluğuna atıfta bulunarak yüz bin el yüz bin göz, yüz bin yürek tabirlerini kullanmıştır. Yine Gülhane parkının İstanbul’da boğaza ve tarihi yerlerine yakınlığını göz önüne alarak ağacın tepesinden seyrettiği İstanbul manzarasını ve sevgilisini anlatmaktadır. İstanbul’a duyduğu sevgiyi de açığa vurmaktadır.

ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında,
ne sen bunun farkındasın,
ne polis farkında.

Şairimiz burada tekrardan yaşamış olduğu ilginç olayı anlatmakta ve kendisini fark edemeyen polislere ve sevgilisine gönderme yapmaktadır.



Posted from my blog with SteemPress : http://www.househusband.tk/2018/07/sairler-ve-siirleri-serisi-2-nazim-hikmet-ceviz-agaci
Sort:  

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by househusband [Turkish] from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.

Ne kadar güzel bir anlatım olmuş hocam. Ellerine sağlık. Zevkle okudum.

Teşekkür ederim hocam, memnun oldum.

Çok güzel.

Posted using Partiko Android

teşekkür ederim


Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.

teşekkür ederim

Merhaba.
Yazınız @edebiyat değerlendirmesi ile @trliste ve tarafından oylanmıştır.
Sevgiler.

Teşekkür ederim