Otomatik Portakal Üzerine

in #tr7 years ago (edited)

                    OTOMATİK PORTAKAL ÜZERİNE

3 Yıl önce filmi izlediğim de pek etkilenmemiştim geçenlerde kitabı elime geçti ve okurken çok keyif aldım hatta bitmesin istedim. Bu yazım da sizlere kitap ve filmin arasında ki uyarlama farklarını anlatan bir eleştiri yazısı yazdım umarım keyifle okursunuz.

Film de ve kitap da ki ilk sahne korova süt barının içinde başlıyor. O dönem henüz yasadışı sayılmayan bir takım kimyasalları süte karıştırılıp satıldığını, içilen katıklı sütlerle gasp, soygun ve tecavüz için nasıl cesaretlendiklerini anlatan kısa bir konuşma yapıyor ana karakter anlatıcımız Alex. Açıkçası filmde ki süt barı tasviri inanılmaz başarılı, hatta kitap da okurken ki düşlediğim süt barının yetersizliğini fark ettim. Korova süt barı işlendikten sonra kitapta çok ince bir es verilir ve 3 kadına beğeniyle bakarlar fakat kendileri 4 kişi oldukları için Alex aralarından birini yani en salakları olduğunu düşündüğü Dim’i dışlamayı düşünse de bunu dostluklarına sığdıramaz ve apar topar dışarı çıkmak ister.

İşte her şey bu dışarı çıkma sahnesiyle başlar, kitap da dışarı çıktıkların da, yolda gözlüklü kütüphaneden çıkmış, koltuk altları kitapla dolu biri karşıdan gelir. 4 arkadaş (Alex, Dim, Pete ve George) adamın etrafını sarar, adamla dalga geçerler ve kitapları parçalamaya başlarlar daha sonrasın da adamın pantolonu, ceketini ve gömleğini zorla çıkarttırılmış, iyice dövülmüş halde sokak ortasında bırakırlar. Bu noktaya değinmemin amacı film de bu sahnenin tamamen atılmış olması. Aslında bu sahne önemli bir sahne çünkü daha lise çağında ki bu 4 gencin kitaba ve okula olan bakış açılarını çok berrak bir şekilde görebilirdik. Zira kitabı okurken bunu anlayabilirsiniz. Bu sahne yerine akabinde ki olay birbirine bağlanmış, diğer olaya değinmek gerekirse yaşlı sarhoş bir adam. Yol kenarında uzanmış bir şekilde yüksek sesle şarkı söylediği sahnede, 4 arkadaşın bu seferde yaşlılara olan bakış açısını görüyoruz. Stanley Kubrick’in bu bölümleri atmasının sebebini filmin daha da uzamaması için olduğunu düşünüyorum.

Beni film de asıl rahatsız eden George karakteri. Kitap da Alex’ten sonra dörtlünün arasında, lider olabilecek tek kişi George olarak gösterilirken filmde, Dim karakteri George’nin önüne geçmiştir daha doğrusu geçirilmiştir. Çünkü George’nin kitap da olan birçok konuşması filmde gereksiz görülerek kaldırılmıştır. Bunun amacı Dim karakterini, daha ön plana çıkarmaktır. Bana kalırsa George karakteri es geçilemeyecek kadar ince yazılmış ve olayların iç dünyasını değiştiren bir karakterdir. Mesela diğer 2 arkadaşını Alex’e karşı kışkırtabilecek kadar zekidir. Gasp ve dükkân soygunlarından kazandıkları parayla yetinemeyecek kadar aç gözlü ve hırslıdır. Aslında aralarında en kötü ve acımasız karakter George’dir. Maalesef film de bu karakter pasif bir roldedir. Hatta kitapta George hırsından yine zengin bir evi soyarken ölür ve Alex bu habere sevinir çünkü hapiste olmasının, asıl suçlusunu George olarak görür, onun planı olduğunu düşünür ve içten içe buna inanır. Filmi kitabı okuduktan sonra tekrar izlerken merakla ve dikkatle beklediğim karakterlerden biri de George’ydi fakat onun bu pasif rolünü görünce istemsiz bir hayal kırıklığına uğradım.

Film de ve kitap da farklı olan diğer konu ise Billyboy karakterinin yüzeysel kalması. Buna biraz ilerde değineceğim.

Konu işlenir Alex arkadaşları tarafından aldatılır ve hapishaneye düşer. Burada uslu durması gerektiğini anlar ve dine yönelir ya da yönelmiş gibi yapar bu konular eş güdümlü işlenir fakat hapishane sahnesinde 5 kişi aynı hücrede kalırken, 6.nın gelmesi ve yatak kavgasından yeni gelenin, dövülerek öldürülmesi. Bunun da sabah fark edilmesi ve orada da ağız birliğiyle suçun Alex’e atıldığı sahne çıkarılmıştır. Kitabı okurken bu sahneler beni heyecanlandırmıştı. Alex 2. defa ihanete uğruyordu ve buradan kurtulma şansının elinden alındığı düşünüyordu. Aynı sabah İç işleri veya Alex’in tabiriyle İş içleri bakanının gelmesi ve kaybedecek bir şeyi olmadığını düşünerek bakana “ Saygısızlık etmek istemem, ama efendim, dediklerinize şiddetle itiraz ediyorum. Ben adi bir suçlu değilim efendim, aşağılık da değilim. Öbürleri aşağılık olabilir, ama ben değilim” der ve bakan bu sözlerden etkilenip denek olarak Alex’i seçer. Film de bu sahne maalesef atılmış ve bunun yerine, tüm suçlular içtimaya çıkarılmıştır. Bakan bir şeyler söylerken, kitabın aksine; film de Alex bakanın sözlerine hak verir böylece denek olarak seçilir. Sahne böylece bağlanmış olur fakat yetersiz olduğunu görebilirsiniz.

Filmde hoşuma giden sahnelerden biri hastanenin ve Alex’in denek olduğu sahnelerde ki kostümlerinin muazzam seçilmiş olması, kitapla o kadar uyumlu ki hastane tasvirleri son derece başarılı ve yerinde. Tedavi bölümünde beğenmediğim tek sahne Alex’in dışarı çıkmadan önce ki topluma zararsız biri haline geldiğinin gösterildiği sahnedir. Kitap da Alex adamın ayakkabısını yalamalıyım dürtüsüne kapılırken film de zorla yalatılıyor. Kitap da kadından kaçma dürtüsüyle ve içgüdüsel iltifatlar ederken film de kadına sarılmakla yetinilmiştir bunlar ince ve gözden kaçırılmış sahnelerdir.

Sona doğru yaklaşırken değinmek istediğim 2-3 sahne kaldı bunlara da hızlıca değinip yazımı noktalayacağım.
Kitap da Alex tedavi gördüğü hastaneden çıkar. Evinden olduğunu, odasının başkasına verildiğini öğrenir. Hayat artık Alex’e zevk vermez, korova süt barında katkılı bir süt içer ve intihar etmeyi düşünmeye başlar. Fakat bu konuda acı çekmekten korktuğu için kütüphanede, acı çekmeden ölebileceği bir kitabın olduğu fikrine kapılır ve sütün etkisiyle kütüphaneye gider. Daha önce hiç kütüphaneye gitmediği için ne yapacağını bilmez halde sağ sola bakınırken, kitapları Alex tarafından parçalanmış karakter Alex’i tanır. Artık intikam vaktidir, gözlüklü adam, diğer arkadaşlarıyla Alex’i iyice döverler. Alex aciz kalmış bir durumdadır, güçsüz yumruklara karşılık bile veremez ve polisler tarafından kurtarılır. Bu kurtarılış sonun başlangıcıdır çünkü polisler eski dostu Dim ve eski düşmanı Billyboy’dur. Aslın da Billyboy Alex’in kendini diğer çetelere karşı güçlü hissetmesini sağlayan bir çete lideridir çünkü Alex her seferinde Billyboy’u yenmiştir. Artık Billyboy Alex’ten üstündür. Alex hastaneden çıktıktan sonra aslında kime kötülük yaptıysa karşılaşmıştır ve bu da ilahi kader örgüsüyle işlenmiştir.

Film de ise bu sahneler şöyle işlenir Alex’ten bozukluk isteyen ihtiyar Alex’i tanır. Daha önce şarkı söylediği için dövdüğü yaşlı adamdır. Alex yaşlı adamdan kaçarken diğer evsiz yaşlılar tarafından yere düşürülür, bunlar tarafından dövülür ve polis bu esnada Alex’i kurtarır. Film de polisler Alex’in eski dostları George ve Dim’dir. Beni hayal kırıklığına uğratan bir diğer sahne bu olmuştur. Oysa yaşlıların Alex’e saldırdığı sahnenin gerek çekim açıları gerekse oyunculukları mükemmeldir. Ama dediğim gibi George eksik işlenmiştir ve polis rolünde de Dim öndedir.

Sizlere değinmek istediğim son sahne ise kitap da Alex’in polislerden dayak yedikten sonra sığındığı kapısında home(yuva) yazan evdir. Bu evde Alex, karısına tecavüz ettiği ve bunu ona döverek izlettiği son kurbanı yazarla karşılaşır, kader yine Alex’e işlediği en büyük günahın pişmanlığını yaşatıyordu. Yazar Alex’i asla tanımaz sesi yazarı rahatsız eder, telefonunuz yoktu sorusu şüphelendirir fakat Alex’i bir kurban olarak görür ve hükümeti devirmek için kullanmak ister. Hemen bir makale yazar, arkadaşlarını çağırıp Alex ile tanıştırır onlarda Alex’i alıp bir apartman dairesine kilitler ve Alex’in hastalığını tetikleyen müzikle onu öldürmeyi denerler. Eğer Alex ölürse hükümetin zor durumda kalacağını düşünürler.

Film de bu konu çok farklı işlenir yazar tekerlikli sandalyeye mahkûmdur ve yanında kaslı bir bakıcısı vardır. Alex’in duş alırken söylediği şarkı, onu ele verir. Yazar eski hatıraları yüzünden kısa bir travma geçirir, hemen arkadaşlarını arar ve hem intikamını almak için hem de hükümeti suçlu duruma düşürmek için Alex’i odaya kapatıp klasik müzikle hastalığını tetikleyerek onu intihara sürüklerler. Akabinde benzer sonlarla biterler. Fakat film de Pete karakterinin sonrasına hiç değinmezken kitapta tesadüfen Alex ve Pete bir cafe de karşılaşır ve aralarında değişmişliğe dair kısa bir konuşma geçer. Böylece okuyucunun aklında hiçbir soru işareti kalmaz.

Genel olarak bence film başarısızdır. Dönemin şartları göz önüne alındığında ya da bireysel olarak bakıldığında mükemmel oyunculuklar, mükemmel dekorlar kurulmuştur. Bunları kimse inkâr edemez ama size şunu soruyorum eğer bu filmi Stanley Kubrick yerine ismi bilinmeyen başka bir yönetmen çekmiş olsaydı sizce bu kadar başarı sağlayabilir miydi? Filmin kitabı geçmesi elbette beklenemez fakat okuduğunuz da hissettirdiği o hazzı görsel olarakta hissetmek istiyor insan. Sizlere nacizhane tavsiyem önce kitabı sonra filmi izlemeniz, o zaman hak vereceğinizi düşünüyorum.

fotoğraf kaynak: http://www.imdb.com/title/tt0066921/

Sort:  

@maviterlik güzel ve detaylı bir inceleme olmuş, eline sağlık. @vitruvianman seversin sen böyle incelemeleri :)

Teşekkür ederim ilginizi çekmesi beni mutlu etti. Daha güzel incelemelerde ileride gelecek elbette @monomyth :)

Benim için de önemli kitaplardan biridir, geçenlerde sevdiğim beş kitap benzeri bir postumda da vardı ,fakat ben inceleme yapmayı çok sevmiyorum genelde özeti oluyor çünki ,ben sadece kısaca bana hissettirdiklerini paylaşmayı seviyorum yine de yazını keyifle okudum ...Bu kült bir film o yüzden başarısız diyemem.tabiki kitabının verdiği tadı asla vermez ayrıca alex 'in edebiyat tarihinde çok önemli karakterlerden biri olduğunu düşünüyorum..

Ben de genelde severek okuduğum veya izlediğim bir fil olursa istemsizce eksikliklerine dikkat ediyorum. Bunun hakkında da yazarken keyif alıyorum. Bu arada kitaplar hakkında ki yazını okudum dediğin gibi sade ve samimi bir yazı olmuş başarılı bence :)

This post received a 20% vote by @msp-turkey courtesy of @ezgibaki from the Minnow Support Project ( @minnowsupport ). Join us in Discord.

Upvoting this comment will help support @minnowsupport.

reyis herşey iyi hoşta neden başlığını benim tarzıma benzer şekilde atıyorsun hele ki fake hesap problemi yaşadığımız şu günlerde ?

Ben bu platformda yeni yazmaya başladım ama senin yazına denk geldiğimi sanmıyorum kendine yakın hissetmene sevindim:)

Congratulations @maviterlik! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :

Award for the number of upvotes

Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.
For more information about SteemitBoard, click here

If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

By upvoting this notification, you can help all Steemit users. Learn how here!