Suyun ayak sesi

in #tr5 years ago

Her şey okuduğum bir tweetle başladı. Ankara'nın sokaklarında yankılanan santurun etkisiyle, sesin ve sözün harmonisine büyülenmişcesine kapılan insanlardan biri olarak, Sedat Anar'ın yıllaar sonra burada konser vereceğini öğrendiğim an yaşadığım mutluluk tarif edilemezdi.

Enstrümanını çalmaya başlayınca bütün sesler son bulmuştu. Ney ve santurun birbirleriyle konuşmalarına şahit oluyorduk adeta. Sanki feryâd figân eden o efsanevi kuyudan taşan sularla, kurumaya yüz tutmuş gönüllere su veriliyormuş gibi hissettim. Şiirlerin ve nağmelerin salonu doldurması, açık yaralarımızın üzerine sürülen merhem etkisindeydi belki de..

su'yun ayak sesi

Bir şey gönülden çıkarsa, muhakkak başka bir gönüle mihmân olur.

Sözünün yansımasıydı üzerimizdeki hâl. Santur, hüznün ve inanılmaz şekilde huzurun da enstrümanıydı. Bu ses beni bu diyârlardan alıp götürüyor ve ruhumu gezintiye çıkarıyordu. Mevlana'nın "Mıtrıp yavaş çal ki ruh tene geri girsin." diye söylemesinin sebebini anlıyordum galiba.

Bulutlar ve gece sönerken gökte
Ruhlarımız unutunca kendini
Söyleyemez teller ne olduğunu
Tanrıların kalbe söylediğini

Diyen Hölderlin'in, belli ki santurun kulaklara fısıldadıklarından haberi yoktu. :)


Konserde her kesimden insan vardı. Normal şartlarda yan yana gelemeyecek kişilerin, aynı notanın tınısında buluştuğunu görmek mutluluk vericiydi. Müzik akıldan çok ruha hitap ettiği için herkesi birleştirme gücüne sahipti. Bir 'sokak müzisyeni'nden de beklenen tam olarak buydu.
İçinden çöp arabalarının geçtiği, kedi ve köpeklerin bile kayıtsız kalamadığı sokak sahnesini yansıtabilmek herkesin harcı değildi.

Türküleri, deyişleri, nefesleri ve ortadoğu halklarının şarkılarını Ankara'nın güzel insanlarına çalıp söylerken, müziğin gönüller üstü olduğuna inanıyorlardı. Onları bazen Karanfil Caddesinde, bazen çiçek kokuları arasındaki Sakarya Caddesinde, bazen de Tunalı sokaklarında görürdünüz.
Konser sırasında hafiften bahsettiği anılarını dinlemek de çok hoştu. Özellikle Kızılay'da 'Haydar Haydar' deyişinin zirveye çıktığı kısmı söylerken, musallat olan kadın bir kova suyu başlarına boca etmiş. Bunun üzerine ellerini yukarı kaldırıp "Ya Haydar! Sana bir kova suyla selam olsun." dediğini anlattığı an tüm salon kahkahaya boğuldu. :)
Birkaç dakika sonra son eserini söyleyip ayağa kalktığı sırada önlerden bir hanım "bize Haydar Haydar'ı söylemeden mi gideceksiniz?" deyince duyulan alkışlara kayıtsız kalamadı ve bizi kırmayıp yorumladı.

insan

Ben de hep 'insan' isimli bestesini söylemesini bekliyordum ki konserin sonuna gelmişiz. 🤷‍♀️
Buraya bırakmasam olmazdı tabi ki küçük bir teselli. :)

Sırada Sokaknâme isimli kitabını imzalatmak vardı. O geceye dair elimde bir şey olması, en az kalbimde ve ruhumda yankılananlar kadar önemliydi benim için. 🙆‍♀️

Sokaknâme

İtiraf etmeliyim ki bir kitabı alır almaz okumaya başladığım çok nadirdir. Öncelikle o kitabın beni çekmesini beklerim. Bu bazen ayları hatta yılları bulabiliyor. Bazen de sadece kitaplıktaki rafın önünde durup okuyamadıklarımla bakışıyorum. :( Fakat bu kez öyle olmadı. Daha ilk akşamdan bir başlık dikkatimi çektiği için ortasından başladım. Fakir bir ailede büyüdüğünden, annesi hep oğlunun öğretmen olmasını istemiş. Tarihe olan ilgisinden dolayı Hacettepe Tarih'i tercih edip kazanınca da evde bayram havası esmiş; ama daha ikinci sınıfta okulu bırakıp sokak müzisyeni olmasına kızıp küsmüş. :(
"Oğlum bırak şu tıngırtıları." deyip sitem etse de anne yüreği işte, sattığı peynirlerin parasıyla gizliden yardım etmiş.
Babası için ise oğlunun okuması ya da müzisyen olması bir anlam ifade etmediği için umrunda değilmiş.

Onun karakterine en uygun sıfat 'dümdüz' idi diyor. Hem şair de ne güzel demiş: "Baba düzyazıdır, anne şiir.."

Bu bölümleri okuduktan sonra zaten geri dönüşü olamazdı..
"Türkiye'de santur nedir bilmezler o artık hatıralarda kaldı." sözüne inat bir delilik yapıp İran'a santur öğrenmeye giden, sokakta birkaç dakikamızı ayırıp dinlediğimiz sokak müzisyenlerinin de bir hikâyesinin olduğunu bize anlatmak isteyen gencin söylediklerine kulak vermek istedim..

Bak işte bu sokaktır senin ruhun diyorum
Sokakların da ruhu vardır çünkü
Bir gün küçük bir sokak
Senin de arkadaşın olmuştur
Hem dünya bir sokaktır belki de
İlk gördüğümüz *

İlkokula giderken komşusunun saz çalıp söylediği çeşm-i siyahım ile kendinden geçmiş ve yüreğine ilk ateş o an düşmüş. Ailesine bir yıl yalvarmış saz alabilmek için. Buna dayanamayan annesi cura alınca havalara uçmuş ve kendi kendine çalmaya başlamış. Ne şanslı ki köylerine gelen yeni öğretmen ona göstermiş ve hatta 23 nisanda tüm köy ahalisine ilk konserini vermiş. O sırada, destek olmayan babası bile gururlanarak "görün işte oğlumun marifetini" demeye başlamış. :)

Artık sadece insanlara değil, dağda çobanlık yaptığı hayvanlara da dinletiler yapıyormuş. Hatta annesi "Oğlum ineklere Mahzun-i Şerif türküleri çala çala su içmez oldular." deyip söylenmeye başlamış. :)

67.sayfada sokakta ağlayarak santur çaldığından bahsettiği satırları okurken, sanki yanı başındaymışım gibi hissettim. Gecenin bir yarısıydı o ağlarken ben de ağlıyordum. :(
"Hayat her şeye rağmen çok güzel, sizce de öyle değil mi?" sözüyle biterken sayfa, ne düşüneceğimi bilemiyordum..

Kitabın başında "Ben her şeyden önce müzisyenim, dil ve üslubumun zayıflığını hoş görmenizi dilerim." demişti. Sokakta müzik yaparken arızalı tiplerin sarf ettiği sözlerin aynen yazılmasından ötürü bazı yerlerde küfürlü diyaloglar vardı. Fakat Sakarya Caddesindeki meşhur korku tüneli gibi olan üst geçitteki, görme engelli olan adamla yaşadığı 'arda boyları' münasebetine gülmemek elde değildi. :)) Artık oranın yakınından geçerken hep bu olay aklıma gelecek. :) Belki hâlâ duruyordur aylar sonra konuşan o adam.
Konsantrasyonum bozuldu, gecenin bir vakti kendi kendime gülüp o ânı yaşamaktan. Hatta yan odanın duvarından uyarı tıkırdatması bile aldım, napim. 🤷‍♀️

Sokaklarda hastalıklı tiplerle uğraşıyor, zabıtaların kötü muamelelerinden ve atılan dayaklardan yılmayıp devam ediyorlardı. Bulundukları yerin belediyesi (hangisi olduğunu bilirsin) yurt dışından parayla getirdiği sokak müzisyenlerine izin verip, şehrimizin pırıl pırıl gençlerini sığdırmaması anlaşılabilir bir şey değil. Umarım kitapta anlatılan ikiyüzlü tavırlarını okuyup utanırlar, utanacak bir yüzleri varsa tabi. :/

Bunun üzerine Altındağ Belediyesi, tarihi Hamamönü'nde müzik yapmaları için teklifle geldiğinde hayli şaşırmışlar. :) Sokağı şenlendirdiler işte ne kadar güzel..
Yaşadıkları onca kötü olaydan sonra, o bölgedeki zabıtaların selam vermelerine şaşırıp ekip arkadaşına şöyle der:

Yahu Orçun, onlar bana her selam verdiğinde kendimi çok güzel bir masalın ortasındaymış gibi hissediyorum. Sanki Erol Taş hacca gidip gelmiş de sevenleri birbirine kavuşturmuş gibi. 🙆‍♀️


İran'a santur öğrenmeye gidişlerini anlattığı bölümler, kitabın en güzel yerleriydi diyebilirim. Her bindiği takside/dolmuşta İbrahim Tatlıses çalmaları ve misafir olduğu ailelerin biz onu çok seviyoruz, hadi patlat bir 'mavi mavi' demeleri aklımdan çıkmıyor. :)

nehirin hüznü

Ehl-i Hak çalgısı olan tenbur'un zorlu varoluş mücadelesini okurken, tanımadığım Esadollah üstada saygı duyuyor ve keşke bir duvar dibinde olsaydım da konuşulanlar benim de yüreğimi titretseydi o an diyorum..
Makamlardan bahsedilirken, 'tamam dedim gittim ben de oradayım şu an' ve dinliyorum. Karşımda Sedat Anar, o kuşlu defterine anlatılanları hızlı hızlı hiçbir şey kaçırmadan yazıyor. Bense can kulağıyla dinliyorum; kalbime, gönlüme, tüm benliğime kazımak istercesine..

Mecnûnî; Mecnûn'un Leylâ'nın aşkına tutulup şeyda olduğu zaman başka, firak (ayrılık) ve visâl (kavuşma) anlarında başka çalınır ve sözlü olarak icra edilirmiş.
'Gül ve Toprak' makamı ise kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Burada da ruh ve bedenin birbiriyle olan bitip tükenmeyen diyaloğuna dair aradıklarımızı buluruz. Gül insanın ruhunu, topraksa bedenini temsil eder. Solan çiçeğin de toprakla bütünleşip hemhâl olduğu zamanda, yani cenaze merasimlerinde söylenirmiş.

Ne muazzam bir derinlik ne güzel şeyler duyuyorum. Hiç kıpırdamadan dinlemek, dinlemek istiyorum..
Tenburdan yayılan o gül kokusunu da alabiliyorlar mıydı acaba? Seherde öten bülbülleri kendine çeken büyülü tınılar sarmıştı etrafı.
Tam uyanmak üzereyken bu kez de erbane ruhun teline dokundu. Güzel bir rüyanın içinde daha fazla kalmak istercesine, gözlerini sımsıkı yumanlar gibiydim. Belki de tam zincirlerimden kurtuluyordum ki uyandım. Erbanenin şekil olarak dünyayı, içindeki zincirlerin de insanları simgelemesi boşuna olmasa gerek..


Neredeyse kitabın bitimine yüz sayfa var ama beni bir telaş aldı, biterse ne yapacağım diye. 🙇‍♀️ Playliste eklediğim müzikleri dinliyorken bir sonraki bölümün başlığına bakıyordum. :) 'Tebriz'de müzik ve edebiyat muhabbeti..'

Sohbet iyice koyulaşmış, hem kulağa hem gönle hitap ediyor. Şiirler söylenip santur ve tenbur ile bambaşka bir dünyanın ayak basılmamış yerlerine doğru yol alıyorduk.
Farsça şiirler de şarkılar da çok hoşuma gidiyor. Ne dediğini anlamasam da ahenkli ritminin ruhumda bıraktığı o sesi seviyorum.


Kitabın sonlarına doğru İran'ın garip dini inanışlarına dair bazı şeyler okuyunca, acaba kitapta yer almasaydı daha mı iyi olurdu diye kendi kendime düşündüm. Santurdan, tenburdan, erbaneden ve sazın tellerinden çıkan o muhteşem ahenk bozulmuş, ortalık karanlıkta kalmış ve sağır eden bir sessizlik hâkim olmuştu.


Bir kitabı okurken en sevdiğim şey ise, içinde başka kitaplardan, filmlerden, şair ve şarkılardan bahsetmesi. Mutlaka not alırım. İşte bu kitapta da bolca geçtiği için, defterimin kenarları tamamen karınca yazısına döndü, hiç boşluk kalmadı desem yeridir. 🙆‍♀️

Bu arada benim de çok sevdiğim, belki de en sevdiğim kitap olan Âmâk-ı Hayal'in içindeki şiirleri bestelemesine nasıl sevindim. Şair Cahit Koytak da bu bestelerini dinlerken kendisine ithafen yazdığı şiiri göndermiş. Gerçekten etkileyiciydi..

Göğün yedinci katında
Bütün yolların bittiği yerde
Altında sidretü'l-müntehânın
Telleri iki dünya arasına gerilmiş
Santur çalınıyor santur, dinleyin

Kalemleri, defterleri ve bellekleri
Büsbütün eriyip gitmesin diye
Melekler kulaklarını yüreklerimize dayamışlar
Oradan dinliyorlar onun sesini
Dinlerken de ağlıyorlar
..

"Bir kitap ne başlar ne de biter, olsa olsa öyle gibi görünür." diyen Mallerme yüreğime tercüman oluyor. Hani hiç bitmesin dediğiniz; ama kısa sürede geçip giden o anlar gibiydi benim için de hem dinleyip hem okumak..

biraz da santur anlatsın

"İnsanlar hayatları boyunca birçok dost edinirler. Santur bana bir insanın verebileceği dostluktan daha fazlasını sunuyordu." dediği gibi bir dost bulamadım. Anneciğim umarım okumazsın buraları ve dinlemezsin, biraz mimli olduğum için sarf ettiğin 'bırak şu intihar müziklerini' sözünü yine dinlemedim.. :(

Umarım okuyan bir kişi bile kaldıysa sıkılmamıştır. Selam olsun ve teşekkür ederim o bir kişiye..🙇‍♀️
Şu son beyiti de eklemesem bir şeyler eksik kalırdı..

Sad mih-i tîr-i hecr ile bu sîne-i harâb
Meşk-i figâna tahta-i santurdur bana **

"Yüz ayrılık okunun çivisi çakılmış bu harap göğsüm, bana iniltili nağmeler çıkarmam için hazırlanan santur tahtasıdır."

Santur, mızraplar vurularak çalındığı için; şair ayrılık acısıyla dövündüğünde göğsünü yumrukladığından bahsetmiş.


*İlhan Berk | **Şeyh Gâlib

bir kitap #2

Sort:  

Başta her ne kadar geçen bahsettiğinde sana belli etmemeye çalışsam da konsere bensiz gitmeni kıskandığımı belirtmek isterim. Eh arada neredeyse bin km mesafe var ama ne yapayım. 🤦‍♀️ Aslında şimdi düşündüm de bu yazıyı daha çok kıskandım. Evet evet kesinlikle. Akrep damarım tuttu. Şeyy. Benim olabilir mi? 🍃🍃🙄

umarım senin geldiğin zaman yine olur ve birlikte gideriz🌺
mutlu oldum beğendiğin için, aramızda bir yazının lafı mı olur tabii ki senin olabilir💕

Müziklerimi dinledim yazını okudum ve tekrar buradayım😊 Ben de senin yazdıklarını kitap okur gibi okudum. Herşeyi çok güzel anlatmışsın belli ki çok etkilenmişsin. Etkilenmemek de elde değil doğrusu. Emeğine sağlık🤗
Bu satırları da buraya bırakmadan gidemiyeceğim.

Bak işte bu sokaktır senin ruhun diyorum
Sokakların da ruhu vardır çünkü
Bir gün küçük bir sokak
Senin de arkadaşın olmuştur
Hem dünya bir sokaktır belki de
İlk gördüğümüz *

Posted using Partiko Android

çok teşekkür ederim, okunacağını pek düşünmemiştim uzun olduğu için; ama mutlu oldum hem müzikleri dinlemene de sevindim💕

Böyle güzel bir anlatım olur da okunmaz mı? Tabi ki zevkle okurum
Ayrıca müzik olur da kaçırırmıyım ben bu zevki🎶🎵😊 tekrar emeğinize sağlık @sudefteri

Posted using Partiko Android

çok naziksin teşekkür ederim 💐💕

Teşekkür ederim @sudefteri siz de çok naziksiniz😊

Posted using Partiko Android

Sokak müzisyenleri sanırım müziğin en duru ve en içten halini yaşıyor ve yaşatıyorlar.

Yahu Orçun, onlar bana her selam verdiğinde kendimi çok güzel bir masalın ortasındaymış gibi hissediyorum. Sanki Erol Taş hacca gidip gelmiş de sevenleri birbirine kavuşturmuş gibi.

Şu diyalogda bile sokağın ruhu var sanki..


Ve sanki; sevdiği oyuncağa kavuşmuş da içten bir heyecan ve sevgi ile onu anlatan bir çocuğun samimiyeti var satırlarda..

sokak müzisyenlerine olan ilgim trtmüzik'in sokağın sesine kulak verdiği programlarla artarak devam ediyor aslında ve bundan son derece memnunum:)

heyecan ve sevgi ile onu anlatan bir çocuğun samimiyeti var satırlarda..

bu sözler de çok hoşuma gitti, çok teşekkür ederim 💕

Hala böylesine muhteşem yazılarınızı görmek okumak çok etkiliyor insanı. Gerçekten sizi ve azminizi tebrik ederim. Sizin gibi birisiyle tanışmış olmak da ayrıca değerli...


Normal şartlarda bu tarz kitaplardan çok hoşlandığımı söyleyemem ama sizin anlatış tarzınızla kitap da güzelleşmiş. Bu kitabı okuduğumda kitaptan önce sizin bu yazınız gelecektir gözümün önüne. Teşekkür ederim.

bu güzel sözlere ne diyebilirim ki..
çok teşekkür ederim.. siz de çok değerlisiniz, iyi ki tanışmışım ve okuyup beğenmeniz de mutlu etti beni:)

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by sudefteri from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.

This post has received a 3.13 % upvote from @drotto thanks to: @sudefteri.

Öncelikle paylaştığın müziği dinliyorum Sedat Anar-Suyun ayaksesi gerçekten bir harika. Müziğin büyüsünden kendimi alabilirsem tekrar dönerim yorumlarıma🤗

Posted using Partiko Android

tek etkilenen olmadığımı/olmayacağımı biliyordum:)
çok sevindim🌼

İnsan hissediyor sanırım. Ben de sevinmenize sevindim:)

Posted using Partiko Android

Sanki feryâd figân eden o efsanevi kuyudan taşan sularla, kurumaya yüz tutmuş gönüllere su veriliyormuş gibi

Bir cümle dahi anlatmaya yetiyor bazen...

hele ki hikâyesi biliniyorsa..
teşekkür ederim..

Konserde her kesimden insan vardı. Normal şartlarda yan yana gelemeyecek kişilerin, aynı notanın tınısında buluştuğunu görmek mutluluk vericiydi

İnsanların aynı hazza odaklanıp, toplu halde sükut edebilmelerine ihtiyaç oluyor zaman zaman. Müzik buna öncü oluyor ve sadece notalar konuşuyor.

Umarım okuyan bir kişi bile kaldıysa sıkılmamıştır

Bunu ne için yazdığını tam anlayamadım sanırım. Kitap için mi, yazın için mi bilmiyorum ama yazın sıkıcılıktan çok uzak, gayet güzel ve etkiliydi her zamanki gibi. 💯 Sudefteri yazacak da biz sıkılacağız öyle mi..buna santurlar bile güler :) Ellerine sağlık.

Sudefteri yazacak da biz sıkılacağız öyle mi..buna santurlar bile güler :)

bu yorumu okuyunca içimin rahatladığını itiraf etmeliyim:)
çok uzundu bölmeye kıyamadım ve bir kişi bile okusa mutlu olacaktım..
çok teşekkür ederim, her zamanki gibi çok zarifsin💕


Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here

teşekkür ederim☘

Mevlana'nın "Mıtrıp yavaş çal ki ruh tene geri girsin." diye söylemesinin sebebini anlıyordum galiba.

Sevgili @sudefteri yine aldın götürdün bizi bizden 😍
Kalemin, seçtiğin kelimeler, cümlelerin o kadar güzel ve etkili ki yazını keyifle okuyoruz hepimiz. Çok sık yazmıyorsun ama yazdığın zaman da ünlü yazarlara bile taş çıkartacak güzellikte yazıyorsun. Ellerine yüreğine sağlık güzel arkadaşım 🥰🤗

çok çok teşekkür ederim canım arkadaşım, senin bu güzel sözlerin bana güç ve tekrar yazma azmi veriyor💕
iyi ki varsın güzel kalplim💐

Keşke sizin kadar kitap okuyabilseydim. O zaman bu kadar etkileyici yazılar yazabilirdim belki. Bu kadar uzun yazıp okuyucuyu sıkmayan yazar çok fazla yok. Ellerinize emeğinize sağlık. Steemit'te hayranlık duyduğum yazarlardan birisin @sudefteri.

inanın tahmin ettiğiniz kadar okuyamıyorum:(
sadece okumak istediklerimin beni kendine çekmesini bekliyor, okurken onu yaşayabilmeyi umarak başlıyorum..
çok teşekkür ederim bu güzel sözlere ne diyebilirim ki mutlu oldum💕

Uzun zamandır bu kadar tutkuyla yazdığın bir içerik okumadım. Yazdıklarına saygısızlık algılama ama en güzeli seni böyle görmekti :)

Başlığa bakıp "sonunda kendi hakkında bir şeyler mi yazdı acaba?" Dedim. Sonra utandım :)

uzun zamandır bu şekilde hissedip yazmamıştım doğru:)
teşekkür ederim güzel düşüncen için <3

"sonunda kendi hakkında bir şeyler mi yazdı acaba?" dedim.

aslında her yazımda kendimden bahsediyorum; ama satırlar arasına gizlenerek:)

Loading...

Congratulations @sudefteri! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

You got more than 2500 replies. Your next target is to reach 2750 replies.

Click here to view your Board
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

Support SteemitBoard's project! Vote for its witness and get one more award!

Hello @sudefteri! This is a friendly reminder that you have 3000 Partiko Points unclaimed in your Partiko account!

Partiko is a fast and beautiful mobile app for Steem, and it’s the most popular Steem mobile app out there! Download Partiko using the link below and login using SteemConnect to claim your 3000 Partiko points! You can easily convert them into Steem token!

https://partiko.app/referral/partiko