Pamuk kelimesinin ilk defa nereden geldiği ve ne zaman kullanıldığı hakkında kesin bilgilerimizi yoktur. Bugünkü anlamında pamuk; muhtelif dillerde farklı kelimelerle ifade edilmiştir. Sanskrit dilinde "karpasa-i", eski Yunanca ve Latince'de "karpasos" ve "carpasus" kelimeleri pamuk ile ilgili ise de genellikle İspanyol ketenini ifade ederler. İngilizce' de "cotton" kelimesi, Arapça pamuk manasında kullamlan "qutun" veya "kutun" kelimelerinden türemiştir. Türkçe'de bu kelime, muhtemelen Çağatay lehçesindeki "mamuk" kelimesinden, bugünkü dilimize intikal etmiştir (Göney, 1980:152).
Yapılan arkeolojik çalışmalar neticesinde, çok eski medeniyetlere ait kalıntılarda, pamuğun insanlar tarafından kullanıldığına dair bazı ipuçlarına rastlanmıştır. Pamuklu dokuma hakkında ve takriben tarihten 3000 sene eskiye inen bir belgeye göre Batı Pakistan'da İndus nehri vadisindeki Mohen Jo-daro'daki kazılar esnasmda pamuklu dokumaya rastlaıunıştır. Peru'daki kazılarda, İııka medeniyetinden önceye, M.Ö. 2500 senelerine inen pamuklu dokuma numuneleri bulunmuştur. Yukarı Nil bölgesinde yapılan kazılarda, Meroitic medeniyetine ait pamuklu dokumalar ortaya çıkarılmıştır (Göney, 1980:153).
Pamuk hakkında en eski yazı, takriben M.Ö. XV. asırda Hindistan' da yazılmış bir belgede bulunmuştur ve buna göre, pamuğun dokunarak giyecek eşyası haline getirildiği ve Hindistan'da kullanıldığı belirlenmektedir. Ayrıca dini bir kitabm içindeki eski Hindu kanunları arasmda, M.Ö. 800 senelerinde pamuğun kullanıldığından ve Brahmanların pamuktan yapılmış elbise giydiğinden bahsetmektedir. Daha sonraları Herodot (M.Ö. 372-287), Neharchus ve Marco Polo Hindistan'da pamuğun mevcudiyetine, pamuk ziraatına ve pamuğun elbise yapılmasında kullamldığında ayrıca Hindistan'm dokuma sanayinin başlıca merkezi olduğuna dikkati çekmişlerdir. Theophrastus ile Büyük İskender'in amirali olan Nearchus, Hindistan'daki pamuk ziraatı hakkında oldukça aydınlatıcı bilgiler vermektedirler. Bunlar Hindistan'da yün ağaçlarının yetiştirildiğinden bahsetmektedirler. Bu ağaçlar genellikle ovalarda bulunmaktadır ve uzaktan bakıldığında asma fidanları izlenimi vermektedir. (Göney, 1980:153).
Böylece denebilir ki, pamukla ilgili buluntulara Eski ve Yeni Dünya'da Milattan 2500- 3000 yıl öncesine ait medeniyet kalıntılarında rastlanması, bu nebatın ana vatanının yeryüzünün bir bölgesine inhisar etmediğini, yani polifitik bir özellik arz ettiğini belirtmektedir. Dolayısıyla pamuk Yeni ve Eski Dünya'nın sıcak kuşak içinde kalan kısmında birbirinden ayrı olarak yetiştirilmeye başlanmış ve Eski Dünya'da muhtemelen Güney Asya'dan doğuya ve batıya doğru çok eski zamanlarda yayılmıştır (Göney, 1980:154).