Utah - Moab Kamp Macerası - Part I

in #tr2 years ago (edited)

Bugün sizlere Utah eyaletinde yaptığım kamp maceramdan bahsetmek istedim. Dönüşün de verdiği heyecanla ne kadar çok yazı çıkartırsam o kadar iyidir mantığıyla gezi yazımın ilk parçasını tek seferde oturup bitirebileceğime inanıyorum.

Evet inanıyorum!

Bu yazı içerisine eyaletle ilgili ufak bilgiler de serpiştireceğim, umarım beğenirsiniz.

Ağaç yaşken eğilir

Öncelikle Utah'ta tek bir kök sistemini paylaşan ve genetik olarak da özdeş olan 47,000'den fazla ağaç olduğunu söylemek lazım. Bu ağaçların yaşının 80 bin yıldan daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Bu ağaçların adı Pando ağaçları!

Kampa gitme fikri iş yerindeki bir arkadaşın doğum gününü kutlamak istemesiyle başladı ve tarih yaklaştıkça da lokasyon, kaç gün kalacağımız ve kimlerin gideceği de net bir şekilde planlandı. İş yoğunluğu yüzünden izin alamadım fakat cuma öğleden sonra arabama atlayıp yola koyuldum. Pazar öğleden sonra da gidişe göre daha rahat olan bir yolculukla eve dönebildim.

Yollar açık abi çok rahat gidersin...

Mart ayı birçok yerde olduğu gibi benim yaşadığım yerde de hava durumunu pek bir belirsiz kılıyor. Güneşli havada çıktığım yolda rakımın da artmasıyla kendimi bir anda kar fırtınasında buluverdim.


image.png
Bundan 10 dakka önce gayet günlük güneşlik bir yerde ilerliyorken, 10 dakika içerisinde göz gözü görmeyen bir kar yağışıyla karşılaştım. Rakım burada tam olarak 9097 feet yani 2772 metre!

Yolda kalacağıma inandığım çok zorlu bir karlı sürüşün ardından dağları aşmayı başardım. Birkaç kez trafiğin durduğu ve üstüne arabaların da kaymaya başladığı bu 40 dakikalık sürüş beni inanılmaz gerdi. Bütün neşemi direksiyonda bırakmama rağmen kar yağışının yüksekliğin azalmasıyla yağmura dönmesi gönlüme su serpti :)


image.png
Fırtınanın ortası...

5 saatlik bir yolculuğun ardından Utah sınırına giriş yaptım ve beni kampa götürecek olan tali yola girdim. Her zamanki gibi telefonum çekmemeye başladı ve yolumu kaybederim diye önünden geçtiğim tabelaları fotoğraflamaya başladım. Örnek bir fotoyu aşağıya koyacağım. Biraz haliyle bulanık çıkmış ama idare edin :)


image.png
Buradan sağa döndüm ve yaklaşık bir 40 dakika da bu yol üzerinde kaldım. Ne internet ne telefon çekiyordu. 40 dakika boyunca da başka bir araç görmedim.

Ve sonunda kamp yerine varabildim. Birkaç kez kamp alanında turladıktan sonra da bizim grubu bulmam mümkün oldu. Bu zorlu yolculuk sonrası insanın sevdiklerini görmesi hakikaten paha biçilemez.

Eee nerde peki bu kamp yeri?

Utah'ta Moab adinda bir şehirde kaldık. Moab yaklaşık 5 bin kişinin yaşadığı ve milli parklara olan yakınlığıyla bilinen bir şehir. Dağ bisikletçileri, motocross ve safaricilerin vazgeçilmez destinasyonu olan bu şehirde rakım yaklaşık 4 bin feet (1227 metre).

O zaman lafı çok da dolandırmadan kaldığımız yerin paranomik görüntüsünü atayım.


image.png
Kamp yerimiz buraya 50 metre kadar uzakta. Tam olarak benim bu fotoğrafı çekerken sırtımı verdiğim yerde kalıyor. Gece nehrin sesi çok net duyuluyor.

Utahla ilgili bir ufak bilgi daha bırakalım bu yazımıza. Dünyanın ilk tam elektrikli televizyonunu icat eden mucit Philo T. Farnsworth 1906 yılında Utah'ın Beaver şehrinde dünyaya gelmiş.

Çadırda ilk gece

Gündüz hava 10-15 derece arası değişirken gece bu sıcaklık eksi 2-5 civarında. Haliyle çok iyi bir tuluma ihtiyaç oluyor. Benim tulumum mumya tulum olarak geçiyor ve sadece burnunuz açıkta kalıyor. Hava çok soğuk olmasına rağmen tuvalet ziyaretleri dışında çok güçlük çekmedim. Kampa gidecekseniz yanınızda olmaz olmazlardan birisi ışık arkadaşlar. Çadırsız kalın ışıksız kalmayın :)

Utah her bir idari bölgesinde ulusal parka sahip olan tek Amerika eyaletidir ve nüfüsunun yüzde 60'ını mormonlar oluşturmaktadır. Haliyle Amerikan'ın Konyası diyebilir miyiz? Yok neyse demeyelim :))

Güzel bir uyku çektikten sonra geceden kalan küllerden yaktığımız ateşte kahvemizi demledik ve haşlanmış yumurtayla beraber kahvaltımızı tamamladık. Sonrasında arabaya atlayıp benim ilk görmek istediğim eyalet parkı olan Dead Horse Point parkına doğru yola çıktım. Aslında mesafe çok uzak olmasa da yolda resim çekmekten seyahat sürem 2 katına çıktı diyebilirim.


image.png
Şöyle bir yolda araç kullanmak da ciddi tehlikeli. İnsan manzaraya bakarken yola zor odaklanıyor.

Şimdi onlar düşünsün. Hiking!

Normalde 40 dakikalık yolu 1.5 saatte bitirip sonunda parka giriş yapabildim. Güneşten korunmak için kremlendikten sonra sırt çantamı ve suluğumu da kapıp kendimi yollara atıverdim.

Frizbiyi icat eden Walter Fredrick Morrison da Utah'ta dünyaya gelmiş. Frizbi fikri, evde annesinin metal kek tepsilerini fırlatırken gelmiş kendisine. Ne kadar da önemli bir icat. Teşekkürler Walter. Sensiz ne fırlatacaktık biz...

Yükseklik biraz fazla olduğu ve iklimin de kuru olduğunu göz önüne alırsak bol bol su içmek bu tarz yürüyüşler için çok önemli oluyor. Yine siz siz olun içebileceğinizden fazla su almayı unutmayın!


image.png
Yarım saatlik bir yürüyüş ardından şu manzaraya kavuştuk arkadaşlar. Şimdi bakınca tekrar gidesim gelmedi değil.

Bu yazının Dead Horse Point parkındaki son fotoğrafını da aşağıda paylaşıyorum. Parkın adı ölü at noktası eyalet parkı. İsminin de kovboyların atlarının buradaki sıcak ve kuruluktan dolayı vefat etmesinden geldiği söyleniyor. 3 saate yakın bu parkta dolaşınca bunun doğruluğuna inanmaya başladım.


image.png
Burada görünen nehir Colorado nehri arkadaşlar. Aşağısı da ünlü Canyonlands parkı.

Buranın coğrafi oluşumları sizlere bir filmi hatırlatıyor olabilir. Eğer ki 127 saat filmini izlediyseniz paylaştığım resimleri filmdeki yerlere benzetmiş olabilirsiniz. Aslında bu da gayet normal çünkü James Franco'nun canlandırdığı Aron Ralston, üstte gördüğünüz resimden yaklaşık bir 60 km ilerde mahsur kalmıştır. Bu biyografi filmini izlemediyseniz de sizlere şiddetle tavsiye ederim.


image.png
Son demiştik ama neyse şunu da paylaşayım bari aradan çıksın :)

Yazının ilk bölümü bu kadar. İkinci bölümde görüşmek üzere. Beğendiğiniz beğenmediğiniz yerleri belirtirseniz sevinirim.

Saygılarla,
@steinhammer

Sort:  

Vav çok güzel bir gezi ve bilgi paylaşımı olmuş yazınızda hem gezdiğiniz yerleri, duygularınızı ve o yer ile ilgili bize güzel bilgiler paylaşmışsınız..Hepsi bir arada, profesyonel bir paylaşım olmuş. böyle güzel yerlerde kamp yapmak insana büyük bir enerji ve motivasyon kaynağı oluyordur. Ayrıca yolculuğunuz da bayağı zor şartlarda geçmiş. Tek başına karlı yollardan cesaret içerisinde geçirmişsiniz. Ellerinize emeğinize yüreğinize sağlık.

Utah her bir idari bölgesinde ulusal parka sahip olan tek Amerika eyaletidir ve nüfüsunun yüzde 60'ını mormonlar oluşturmaktadır. Haliyle Amerikan'ın Konyası diyebilir miyiz? Yok neyse demeyelim :))

Bence diyebilirsiniz tipik bir Konyalı olarak her ülkenin bir Konyası olduğunu ben de sizin gibi düşünüp size katılıyorum:))) pek Konya'da yetişmediğim için çok da Konyalı özelliğini taşımadığını söylemeliyim. :)

Bu güzel paylaşımınız için teşekkür ederim 🙏

böyle güzel yerlerde kamp yapmak insana büyük bir enerji ve motivasyon kaynağı oluyordur. Ayrıca yolculuğunuz da bayağı zor şartlarda geçmiş. Tek başına karlı yollardan cesaret içerisinde geçirmişsiniz. Ellerinize emeğinize yüreğinize sağlık.

Yol ciddi yorucu gecti ama degdi sanki. Gercekten de dogasi inanilmaz guzel bir yer. Insana enerji depoluyor.

Konyali oldugunuzu bilmiyordum :))

Dediğim gibi tipik bir Konyalı yım ama konya da yaşayamam. Oraya gittiğimde akrabalar hemen vaaza başlıyor. :))

Ayrıca Utah ın coğrafi görünümü de dediğiniz gibi çok filmlerdeki gibi kanyonlar vadilerden oluşmuş. Eskiden kovboy filmlerinde Kızılderili filmlerinde görürdüm coğrafi alanları.

Evet zamaninda kovboylarin yogun yasadigi yerlerden :)

Eskiden pazar günleri olurdu izlerdik ailecek. Şimdi@sudefteri geldi aklıma ne güzel kovboy yazıları yazardı. 😊

Bu arada yazıda hiç bir eksik yok çok çok beğendim. Mükemmel 👍

Yorumlarin icin cok tesekkurler! Begendigine sevindim.

Rica ederim hocam tekrardan teşekkür ederim

gezi yazın her zamanki gibi mükemmel olmuş, beğenilmeyen bir yer tabi ki yok :)

öyle bir anlatmışsın ki sanki yolculuğa seninle birlikte başlamış gibi hissettiriyorsun, araya sıkıştırdığın bilgilerle de ansiklopedi sayfasına veya bir broşür sayfasına göz atıyormuş gibi oldum 🙂

Parkın adı ölü at noktası eyalet parkı. İsminin de kovboyların atlarının buradaki sıcak ve kuruluktan dolayı vefat etmesinden geldiği söyleniyor

frizbinin mucidine söylediklerine gülerken bu bilgiyi görmek üzdü :(
kovboy filmlerinden fırlamış gibiydi zaten manzara.
devamını bekliyoruz :)

öyle bir anlatmışsın ki sanki yolculuğa seninle birlikte başlamış gibi hissettiriyorsun, araya sıkıştırdığın bilgilerle de ansiklopedi sayfasına veya bir broşür sayfasına göz atıyormuş gibi oldum 🙂

her bir yolculuk ayni zamanda bir macera oluyor. iyi kotu yanlarini anlatmayi seviyorum. sadece resim ve bilgi versem eksik kaldi gibi hissediyorum bir de.

frizbinin mucidine söylediklerine gülerken bu bilgiyi görmek üzdü :(

enteresan olan isminin oyle kalmis olmasi. gercekten de bu yuzden mi konuldu bilinmiyor ama col havasina sahip burasi.

kovboy filmlerinden fırlamış gibiydi zaten manzara.

kovboy sapkali dayilar hala buralarda dolasiyor 🙂

devamını bekliyoruz :)

haftasonuna yazacagim umarim. tesekkurler yorumun icin!

ilk defa bu kadar profesyonelce yazılmış bir yazı okuyorum. Adım Adım her keresinde hem duygularınız hem heyecanınız hem de araya serpiştirdiğiniz bilgilerle çok hoş yazı olmuş. Resimler çok güzel sizinle birlikte bende yolculuk yapar gibi oldum. Hele ki Tabelalı yolda:)) 127 Saat filmini izledim bu arada filmin sonuna kadar izlemek zorunda kalıyorsunuz. Nasıl kurtulacağını görmek için. Elinize sağlık çok beğendim ve hayran kaldım.

Yorumun icin cok tesekkurler. Kaybolmadigim icin mutluyum :)) Film de gercekten guzel bir film. Gercek hikaye oldugunu bilseniz bile inanmasi zor oluyor.

Hi @steinhammer,
Great to see you using the #travelfeed tag! We launched the #travelfeed curated tag more than 3 years ago and have been supporting the best travel blogs on Hive ever since. But did you know that TravelFeed has evolved? Based on the feedback of thousands of Hive travel bloggers we created TravelFeed.io.

TravelFeed.io brings together all the benefits of Hive decentralized blogging with features that you as a travel blogger will love: Photo galleries, Instagram embeds, custom maps, post scheduling and more. And if you want, you can even use our easy site builder to set up your own travel blog on your own domain which can be a great way to generate a passive income from your blog!

Unfortunately, focussing on developing the best platform for travelers means that we no longer curate the #travelfeed tag. But, you can log in with your Hive account on TravelFeed.io to publish your next travel post, and it will be posted to Hive automatically! Every day, we select the best posts and reward them with an upvote and added visibility.

We would love to see you on TravelFeed.io soon :)

bu muhteşem güzellikleri çok güzel yakalamışsınız. tebrikler.

Yorumun icin tesekkurler :)

Ah fırtınada kalma korkusu :( Kapalı alanlarda herhangi bir doğal afetle orada kalacağım korkusu var bende. Çok kötü oluyor en çok boğulma ve deprem durumlarında daralıyorum. Çok güzel panaromik fotoğraflar beni kovboy filmlerinin ikonik sahnelerine götürdü :)

valla firtinada kalsak dagda kalirdik buyuk ihtimal. baya sikintili olurdu. gecebildigim icin cok sansliyim. tam ata binmelik yerler :)