Arkadaşlık...

in #tr6 years ago (edited)

@quraturk'ün yeni görmüş olduğum yarışmasına katılmak amacıyla yazdığım bu yazıda okuyucular acısından biraz sıkıcı, biraz abartı, biraz duygusal denilebilecek şeylerin yer aldığını şimdiden belirtmem gerekiyor. Yarışmaya yetiştirebilir miyim bilmiyorum bu yazıyı ancak şimdiden belirtmem gerekiyor ki konu başlığı olan '' arkadaşlık '' ödül kazandırmasa da yazılması ve anlatılması gereken çok özel bir şey.

İşte benim dostlarım...

20170730_183231.jpg

BİZ KİMİZ

Konunun girişi olarak ilk başta kendim ve arkadaşlarım hakkında ufak bir bilgi vermek istedim. Ordu da doğmuş olmama rağmen Ankara'nın Keçiören semtinde büyüdüğüm için kendimi bir Karadeniz'liden daha çok İç Anadolu'lu biri gibi hissetmişimdir her zaman. İlk okuldan lisenin son sınıfına kadar Ankara da eğitim gördüm. Bu eğitim sürecinde herkes gibi birçok insanla tanışıp arkadaş olsam da bugünlere kadar bağlarımın hiç kopmadığı iki tane dostum oldu. Hala aynı mahallede oturuyoruz ve hala birlikte geleceğe dair planlar yapabiliyoruz. Bu dostlarım ile tanışalı 18 sene geçti ve her gecen gün dostluğumuz, arkadaşlığımız katbekat arttı.

MÜCADELE

Gençlik dönemi tercihlerimizi belirlediğimiz, kararlar aldığımız, hayatımıza yön verdiğimiz bir dönemdir. Aldığımız kararlar geleceğimizi etkiler ve bizler bunları çok geç fark ederiz. Ben gençlik yıllarımda bu dostlarım ile birlikte olduğum için çok şanslıydım. Gençliğimizi bir sokak köşesinde kavga dövüşle heba etmek yerine müzik ile değerlendirmeyi tercih ettik. Belki bugün insanlara bu seçenek çok basit geliyordur ancak bizim dönemimiz de müzik ile uğraşmak, bir stüdyo da kayıt almak, şarkı sözlerini ritim ile buluşturmak gerçekten de zordu. Belki de biz bilmiyorduk nasıl olacağını ancak çevremizde de kimse bize yol göstermiyordu. Bununla da kalmayıp ailelerimiz bizlere karşı çıkıyor ve engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Diğer arkadaşlarımız da doğal olarak bizlere inanmıyorlardı. Haklılardı da çünkü ortada hiçbirşey yokken bizler bu hevese kapılmıştık ve kendimizi kandırmaktan öteye gidemiyorduk. Herkes gibi anlatmak istediğimiz, yanlış bulduklarımızı haykırmak istediğimiz şeyler vardı ve bunun en güzel yolunun rap müzik yapmak olduğunu düşünüyorduk. Bu müzik tarzı ülkemde şu anda bile dalga konusu olabiliyorken on yıl öncesini sizler hayal edin.

Ancak başarmıştık. Ailelerimizin önümüze engel olmasına, kimsenin bizlere inanmamasına rağmen hiç paramız olmadığı halde bir yol bulup stüdyo da kayıt almaya başlamıştık. Aşırı amatör ve hatta şu anda dinlemek bile istemediğim o kayıtlar, bana o zamanlarda bambaşka bir dünyaya acılan kapıydı. Kendimi bulduğum ve hatta içinde kaybolduğum bu dünyayı biz üç arkadaş tırnaklarımızla kazıyarak elde etmiştik. Tabi her şey o kadar da kolay olmamıştı. Kayıt almak için her gün onlarca yolu yürümek zorunda kalıyorduk çünkü maddi durumlarımız pek iyi değildi üçümüzün de. Ancak hala o gün ki yollarda kurduğumuz hayallerin ve bu zorlukları omuz omuza aşmamızın verdiği tadı hiçbirşey vermez bana.

ZOR GÜNLER

Müzik hayallerimiz ve heveslerimiz bir yol ayrımıyla son bulmak zorunda kaldı. Bu yol ayrımının adı üniversite. Lisenin son yıllarında derslerin zorluğu, dershane derken müziğe fırsatımız kalmıyordu zaten. Uzun süre ara verdiğimiz içinde hevesimiz geçmişti galiba. Lisenin son yıllarından itibaren hayatımızdan müzik cıkmıştı ve bizler hayatımıza başka yollardan devam etmek zorunda kalmıştık. Lise bitip üniversiteye gittiğim de bu dostlarımla da diğerleri gibi yollarımızın ayrıldığını düşünmeye başlamıştım acıkcası.

Üniversitenin ilk senesinin bitmesine yakın dedemin rahatsızlandığını öğrendim. O sabah haberi aldıktan hemen sonra okuduğum il olan Aydın'dan Ordu'ya yola cıkmak üzere otogara gittim ancak İzmir de ki bir akrabamız ve kuzenim beni götürmek üzere arabayla gelip beni aldılar. Yemek, mola ve bu akrabamın bir tanıdığını ziyareti sebebi ile ancak ertesi gün Ordu'ya ulaşabilmiştik. Köyümüzde ki eve ulaşmadan önce karşılamak için yolda abimi ve cevresindeki akrabalarımı gördüğüm de ilk aklıma gelen dedeme birşey olduğuydu ancak durum böyle değildi. Dedem iyiydi ancak ben babamı kaybetmiştim. Yol boyunca bunu bana söyleyememişlerdi. Köyümüze ulaştığımız da bunu bana söyleyen abim olmuştu. O anki hislerimi tarif etmeye gerek yok. Bunu kimsenin de öğrenmemesini dilerim ancak aradan yarım saat geçtikten sonra o iki dostumu gördüğüm de yaşadığım hisleri herkesin yaşamasını diliyorum. Ben öğrendikten yarım saat sonra karşıma çıkan bu iki insan benim o gün ellerim kollarım olmuşlardı resmen. Beni ayakta tutup iyi olmam için herşeyi yapmışlardı. Hiç bilmedikleri bu şehre birisi Ankara'dan diğeri Trabzon'dan cıkıp gelmişlerdi. Benim haberi almadığımı düşünerek aramayacak kadar ince detayları hesaplayarak beni aramamışlar ve hiç düşünmeden yola koyulmuşlardı. Dostluğumuz, arkadaşlığımız çok eskiye dayansa da benim için o gün bambaşka bir boyuta taşındı. Herkese böyle dostlar nasip etsin Allah.

20170725_200845_HDR.jpg

Hayatım da ailem gibi gördüğüm bu iki insanı anlatmakla bitirmek mümkün değil. Bıraksalar saatlerce anlatırım ancak sanırım bu kadarı yeterli olmuştur. Yazı da sizlere abartılı gelen yerler vardır muhtemelen ancak yazdığım her şey benim gerçek düşüncelerim. Bu konuda hiç şüpheniz olmasın.

Umarım okuyan hiç kimse sıkılmamıştır. Herkese teşekkürler :)

Küçüklük fotoğrafımız olsaydı daha güzel olacaktı da maalesef yok.

Sort:  

This post has received a 0.31 % upvote from @drotto thanks to: @cinelonga.

This post has received a 6.97 % upvote from @boomerang.