Yarışma Duyurusu (DNGO İle Kitap Seslendirme Yarışması) + Yorum Etkinliği

in #tr6 years ago (edited)

EDEBİYAT YARIŞMALARINA DEVAM EDİYORUZ


Herkese merhaba. Uzunca bir süredir etkinlik ve yarışmalara ara verdim. En doğrusu ara vermek zorunda kaldım. Ufak bir rahatsızlık, sınavlar, biraz da iş yoğunluğu filan derken bayağı zaman geçti. Yine de #edebiyat etiketi işlerliğini korudu. Paylaşımlarına her türlü devam eden dostlarıma teşekkürlerimi sunuyorum.

Etiketimize yazmayı yeni iktisap eden arkadaşlar var. Katıldıkları için teşekkür etmekle birlikte kendilerine @edebiyat'tan 'upvote ve resteem' desteği almaları için gerekli birkaç kolay şartı belletmek ve kadim yazarlarımıza da hatırlatmak isterim.

literature-image-1500x600.jpg
Comparative Literature

Kurallar

  • #tr etiketi en başta kullanılmalı.
  • #edebiyat etiketi kullanılmalı. Sırası önem arz etmiyor.
  • İçerikler emek verilmiş, saygıdeğer ve özgün olmalı; edebî metin değeri taşımalı.
  • Alıntı içeriklerin kaynağı belirtilmeli.
  • Cheetah veya diğer botların geldiği yayınlar oylanmaz.
  • İçerikler toplumsal çatışmayı tetikleyecek unsurlar barındırmamalı.
  • Kullanılan etiketler konuyla alakalı olmalı.

Araya bir istisna ekleyebiliriz aslında. Bildiğiniz üzere @hede-io adında güzeller güzeli bir sözlük sitemiz var. Bu sözlüğe yazılan yazılarda sistem tarafından #hede-io etiketi en başa alınıyor. Yazarlar isterlerse etiketlerin yerlerinde değişiklik yapabilirler; fakat çoğu kişi değiştirmiyor. Ben @hede-io sözlük sitesinden yapılan paylaşımların da yukarıdaki şartları sağlaması koşulu ile @edebiyat tarafından oylanması gerektiğini düşünerek sizlere bir öneri sunmak isterim. Uygun görülürse @edebiyat, oylamaktan mutluluk duyar.


jhfhd.jpg

Ehhm! @hede-io'ya ilk başlık açan kişi olduğumu söylemiş miydim?
Görsel

Paylaşımlarınızda Türkçe ile beraber herhangi bir diğer dili kullanabilirsiniz. Genellikle yazarlarımız Türkçe ile İngilizceyi beraber kullanıp yayın yapıyorlar. Bu, diğer dilleri bilen okuyucularına ulaşmaları açısından faydalı oluyor. Özellikle İngilizce bilen yazarlar iyi işler başarıyor. Başarılarının devamını dilerim.

Ben aylarca kursa gitmeme rağmen tutup bir metni İngilizce destekli yazamam. Bunun için İngilizce Öğretmenim sevgili @naturelover45 hanımefendiden özür dilerim.


DNGO NEDİR?

DNGO nedir? Ne yapıyor, diye sorduğumda kendilerini işte böyle tanıttılar.

Bizler DNGO (Decentralized Non Governmental Organization) olarak, Steem blockchain üzerinde merkeziyetsiz bir sivil toplum örgütlenmesi oluşturuyoruz.

Bu süreçte blockchainin sivil toplum oluşumları için çok faydalı olabilecek yanlarından mümkün olduğunca yararlanmaya çalışıyoruz. Buradan yola çıkarak şeffaflık, hesap verilebilirlik, açık demokrasi ve blockchain çevreciliği olarak adlandırılabilecek temel prensipleri benimsemekteyiz.

Bu oluşumun ilk somut adımı olarak Dngo Books adını verdiğimiz projemizi sizlere sunmak istiyoruz. Bu proje kapsamında, telif hakkı olmayan – kamu malı sayılan- kitapların seslendirilmesiyle herkes tarafından erişilebilir, çok dilli bir sesli kütüphane oluşturulması için çabalamaktayız.

Dngo Books projesi ile hem görme engellilere hem de sesli kitap severlere kaliteli ve sürdürülebilir içerik sağlamayı hedeflemekteyiz. Öte yandan, Steem üzerinde içerik yaratanlar için de sürece katılımın zor olmayacağı bir alan yaratarak herkesin bu yapı ve eylemden fayda elde etmesini amaçlıyoruz.

DNGO Kitap Seslendirme Projesine elinizden geldiğince katılmanızı ve desteklemenizi öneririm.

YARIŞMA FORMATI

KURALLAR VE TAKVİM

Üçüncü yarışma projemizde @dngo-io ile kitap seslendirme projesi var. Bu yarışmanın diğer yarışmalardan daha verimli ve eğlenceli olacağına inanıyorum. Yarışma formatı bir kereliğine mahsus olmayıp ara ara tekrar edecektir. Böylece topluluk adına faydalı olabilecek en iyi projelerden biri olan @dngo-io kitap seslendirme sistemini de @edebiyat'a dahil etmiş olacağız.

Yarışmada seslendirme için kullanılacak kitap ve bölüm seçimi tamamen katılımcıların isteğine göre seçilecek. İstediğiniz kitabın istediğiniz bölümünü seslendirebilirsiniz. Seslendirdiğiniz kitap hakkında düşüncelerinizi veya ifade etmek istediğiniz herhangi bir durumu paylaşacağınız bir de yazı hazırlamanız gerekmekte. Kuru bir seslendirme veya kuru bir yazı, yarışmaya duhûl edemeyecek. DNGO sisteminin de onay sürecinden geçileceğini hatırlatayım.

DEĞERLENDİRME

Seslendirmeniz dikkatle dinlecenek; vurgu ve tonlamaya, okunan bölümün anlatmak istediği duygu ve düşünceleri aktarma veya role girme başarısına göre değerlendirme yapılacak. Ses kayıt kalitesi de önem arz ediyor. Yapılan seslendirmeler 3 ile 5 dakika uzunluğunda olabilir. Dileyen nefesi yettiği kadar da uzatabilir. Hepsini dinleyemem; balık baştan kokar, der, ilk beş dakikayı dinler kapatırım. :D

Seslendirmeniz ve seçtiğiniz kitap için yazacağınız yazıda ise yazım ve noktalama kurallarına uymanız gerekmekte.

Katılım Şartları

  • Bu duyuru metnini 'resteem' yapmak,

  • Bu duyurunun altına hazırladığınız post linki ile katıldığını belirtmek,

  • DNGO Blog sitesinde anlatıldığı şekilde seslendirmenizi sisteme girdikten ve hakkında yazdığınız yazıyı da hazırladıktan sonra postunuzun linkini Discord Sunucumuza gelerek #yarışma-başvurusu kanalına yapıştırmak suretiyle yarışmaya katılmış olursunuz.

Yarışma Takvimi

EtkinlikTarih
Yarışma Duyurusunun Yayınlanması03.08.2018
Yarışmacıların Discord Kanalımıza başvuru ile yarışmaya katılmaları05.08.2018
Yarışma Başvurularının Sonlanması11.08.2018
Yarışmaya Katılan Seslendirmelerin Değerlendirmeye Alınması11.08.2018
Yarışma Sonuçlarının Açıklanması12.08.2018

Ödüllendirme

Şu an için yarışmaya dahil edebileceğim 10 SBD ödülüm var. En iyi seslendirme yapan 3 kişiye dağıtılacak ve elimde hiç SBD kalmayacak. Fakirlik devam ediyor yani. Sponsor olmak isteyen arkadaşlar olursa destek oldukları miktarları hesaplayarak ödüllendirmede güncelleme yapabilirim.

Destek olmak isterseniz memnuniyetle karşılarım.

SıraÖdül Miktarı
1. Seslendirme ve yazıya5 SBD
2. Seslendirme ve yazıya3 SBD
3. Seslendirme ve yazıya2 SBD

İlk üç kişi dışında kalan üç kişiye ise DNGO Books ile oluşturacakları oy kuyruğu, @edebiyat, @trliste, ve bulabilirsem başka hesaplar ve projeler tarafından 'upvote' yapılmasını sağlarım. Ayrıca c2 Curation Collective tarafından da oylanması için çalışacağım.

Fakir olunca böyle parçalara bölünüp kapı kapı dolaşarak bir şeyler yapmaya çalışıyorum; hoş görün. Şeytan kulağıma bir şeyler fısıldıyor ama ben ondan daha iyiyim. Şu an için önemli olan #tr topluluğunu bir nebze canlandırmak.

@edebiyat'ın Curation Trail'ine katılarak gelirlerimize ortak olmak isterseniz tıklayıp FOLLOW demeniz yeterlidir.

Discord sunucumuz açık ve aktif bir biçimde sürdürülmektedir, bekleriz. Buyrun: https://discord.gg/w3DGNCH
DNGO BOOKS Discord Sunucusu: https://discord.gg/sVWDQtn

Katılacak ve destek olacak herkese teşekkür ederim.

edebiyat.jpg

YORUM ETKİNLİĞİ

Bu etkinliğimiz daha eğlenceli olsun diye sevgili @baycan'la fikir alışverişi sırasında fıkra paylaşabileceğimizi konuştuk. Evet, gerçekten de çok hoş bir etkinlik olacak.
En çok güldüğümüz fıkraları paylaşabiliriz.
Karikatür yapıştırabiliriz.
Ayrıca isterseniz her şeyi bir kenara bırakıp @tahirozgen'ce yazabilirsiniz. Yazabilir misiniz?
@sahinadm'in 'deliliğe övgü'lerini de deneyebilirsiniz. Hadi bakalım. Başlıyoruz.

Sort:  

Öğretmenden ceza alan küçük yaramaz olayı annesine anlatıyordu:
-Arkadaşım, öğretmene bir oyun oynamak istedi. Cezayı ben aldım.
-Nasıl oldu bu iş?
-Arkadaşım öğretmenin sandalyesine raptiye koydu.
-Sen bir şey yapmadın mı?
-Yapmaz olur muyum? Raptiye batmasın diye öğretmen otururken sandalyesini çektim.

Öncelikle @sahinadm kardeşimize platformu canlandırmak adına böyle bir etkinlik düzenlediği için teşekkür etmek isterim. Özellikle yarışma konseptinde en sevdiğim projelerden biri olan dngo-io ya katkı sağladığı ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.

Eveeet ilk yorum etkinliği benden gelsin 😄
Geçen gün @tahirozgen in bu yazısını okudum arada yazılarını okuyorum. Okurken de keyif aldığımı söylemeliyim. Herkesin beyninin bir köşesinde abuk subuk gelgitler vardır. Ya da hepimiz de bir parça da olsa delilik vardır @sahinadm deliliğe övgü yazılarında olduğu gibi :)
Ben bu yorumda her ikisinden de karışık bir yorum yapacağım hem deli, hem abuk subuk

Doktora da (@doctorbishop)sataşmadan geçemeyeceğim :)
Şimdi doktor geçen gün @tahirozgen kardeşimizin yukarıdaki linkteki yazısında yorum yapmıştım siz de reçete yazmıştınız. Ben o reçeteyi kısmen uyguladım. Şimdi sonucunu buradaki yorumumu okuyarak faydası olmuş mu olmamış mı bir bakmanızı istiyorum.

Yorumum :
Bu hafta izinliyim. İznimi geçirmek için evde tatil ayarladım kendime, bugünüm nasıl mı geçti. Sabah kalktım elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim, musluğu açtım, musluktan akan soğuk su ile yüzümü yıkadım, yüzümü kaldırdım aynaya baktım, aynada yansıyan görüntü bana ait değil, bir erkek sureti, aman Allahım noluyor bana ellerim kollarım kıllı kıllı, aaa sakallarım da çıkmış olamaz. Hemen banyodan attım kendimi koridora, ellerime yine baktım elerim pamuk gibiydi, ellerimi yüzüme götürdüm sakallarım var mı diye baktım yüzümde de pürüz yoktu, sabah sabah noluyor bana üç harfli mi çarptı, kalbim yerinden çıkacaktı korkudan. Koridordayken duvardaki üç maymuna takıldı gözüm şebeklikler yapmaya başladılar. Ortadaki "sen hala duyma görme bilme " diye kıkırdayarak gülmeye başladı. Duvardan inip etrafımda dönmeye başladılar. Şarkı söyleyerek. En sevdiğim "ayağında kundura" şarkısını söylüyorlardı. Çok duygulandım. Gözmden birkaç damla yaş aktı. Akan yaş yere düştü. Yeri eritti. Alt kat komşunun kuşunun beyninde yer edindi. Ayağımda terlik vardı, olsun...mutfağa girdim birşeyler yemem lazımdı. Açlıktan beynim abuk subuk kuşlarla yemek yiyordu.

son zamanlarda canımın istediği her şey oluveriyor.

Bu hafta izinli değildim. evde tatil yapmadım. bu yüzden günüm geçmedi. buna rağmen ben de sabahları uyanıyorum.

elimi yüzümü yıkamak için banyoya gittim, musluğu açtım; musluktan dondurma aktı. Çünkü canım dondurma istiyordu. elimi yüzümü yıkadım. Evet elimi yüzümü dondurma ile yıkadım. başımı kaldırdım ve aynaya hiçbir şeyin yansımadığını gördüm. oysa ben aynaya bakıyordum. iyice yaklaştım aynaya, kendimi görürüm diye; ama yok, hiçbir şey yoktu. oysa ben vardım. kalktım, geldim, elime yüzüme dondurma bulaştırdım. nefes alıyordum. ama ayna beni bana göstermiyordu. ayna mı bozuldu diye düşündüm ve tak tak vurdum aynaya... yok bozuk değildi. sonra hatırladım ki yataktan kalkarken yok olmak istemişti canım.

hemen banyodan dışarı attım kendimi ve koştum koridorum sonuna doğru. kapının olmadığı tarafa koştum. duvarlar yol vermeye başladı. her adımımda karşımdaki duvar daha uzaklaşıyordu ve hızıma yetişemeyince ortadan kayboldu. çünkü canım duvarın da yok olmasını istedi.

duvar yok oldu ve ben o hızla sokağa fırladım. havadayım düşünsene... ayağımdan biri tuttu, çekti aşağıya. hop hop hop demir yığını gibi sesler çıkararak yere çakıldım. canım demir yığınlarının hop hop hop diye ses çıkarmasını istiyordu.

ölmedim. yer yarıldı içine girdim. yerin bir metre altında bir sürü elektrik direği vardı, teller, kablolar ve işçiler. her birinin elinde mavi elektrik çakımları. üzerime geliyorlardı. ''hoou! hoouu'' deyip üstüme salıyorlardı elektrik akımını. meğer canım gebermek istemiş. geberdim.

şu an cennetten yazıyorum. selamlar. :D

Bu yorum tam da @tahirozgen ce olmuş :)

Ya ben kaçırıyorum buradaki muhabbeti mazur görün ama sizler çok yaşayın hem de pek güzel yaşayın. Yaşasın yaşamak diyor ve çekiliyorum tahirozgence diye birşey varmış ama benim haberim yokmuş 😆

Boş ver ikiniz de ölüsünüz artık. önemi yok. :D

Gömün beni bir gece vakti

Bir vakit ölün beni gömülü gecelere

Ve bir ben gömdüm ölümü vakitsiz gecelerde

canım naptın sen ya:))
sesli güldüm valla çok hoşuma gitti, yazsana sen böyle şeyler..🙆‍♀️

Arada yazmak lazım çok güzel eğlenceli oluyor. Çok keyif aldığımı söyleyebilirim :)
@tahirozgen hocam sürç i lisan ettiysem affola :)

estağfrullah, çok dahil olamadım ama şu anda keyifle okuyorum yazılanları :)

Bektaşi bir köyden geçerken bakmış, herkes bir tepeye çıkmış bağırıp çağırıyor ,"Ne oluyor "diye sormuş, meğer yağmur duasına çıkmışlar.
Bektaşi "Durun" yahu demiş :
"Duaya filan gerek yok."
Gömleğini çıkarmış, ıslatmış, çalının üzerine kurusun diye asmış, biraz sonra hava bozmuş, gök gürlemiş, yağmur yağmaya başlamış.
Köylüler ,Bektaşi´ye koşmuşlar:
"Evliya mısın be mübarek "demişler.
Bektaşi gülmüş:
"Ne evliyası yahu ,aramız bozuk, hiç benim gömleğimi kurutur mu..."
@tahirozgen

Yahu sıkça bildirim gördüm ama hakkıyla okuyamıyorum. Memlekette n kuzenim geldi ayıp mıdır söylemesi demleniyoruz bir semaver köşesinde.

takılın hocam. bu etkinlik yarışma bitene kadar devam edecek :D

Maupassant, demir yığını ve çirkinlik abidesi olarak gördüğü Eyfel Kulesi'nden nefret edermiş ama her akşam yemeğini kulenin ikinci katındaki bir restoranda yermiş.

"Niye?" diye sormuşlar.

"Koca Paris'te, bu iğrenç yapıyı görmeden, keyifle yemek yiyebileceğim bir tek burası var." diye cevap vermiş.

Namık Kemal, bir adam hakkında dedikodu yapıldığını duyunca, hemen adamı bulup kendisiyle tanışırdı.
Sebebini soranlara ise şu cevabı verirdi: "Faziletleri olmayan adamı hiç kimse çekiştirmez. Kötülenen adamlar, görüşmeye layıktırlar."

@damla

Güzel demiş ama,

kimse izlemesin bu yolu
malum hakkımdaki dedikodu diz boyu 😂

keşke benim hakkımda da dedikodu yapsalar... Belki Namık Kemal tanışmaya gelirdi. :)

Tamam bir yolunu buluruz.

Ama kim tanışmaya gelir onun garantisini veremem 😃

ben bir kere tanıştım onunla.
sıkıntı.
bulaşmayın.

Loading...

John, kan ter içinde odun kesmekteyken, biraz uzakta bir Kızılderili´nin durduğunu fark etmiş. Kızılderili John´a şöyle bir bakıp "Bu kış soğuk." demiş ve gitmiş. John ise; yerliler bunca senedir doğayla iç içe yaşıyor, elbet bir bildiği vardır, diyerek daha fazla odun kesmeye başlamış.
Biraz sonra başka bir Kızılderili ortaya çıkmış ve John´a bakıp "Bu kış çok soğuk." deyip kaybolmuş. İyice paniğe kapılan John, deli gibi odun kesmeye başlamış.
Kan revan içinde tükenecek haldeyken başka bir Kızılderili´nin yaklaştığını fark etmiş. "Bu kış çok çok soğuk." demiş. Kızılderili tam gidecekken, John onun gitmesine izin vermemiş ve "Nerden biliyorsun?" diye sormuş.
Kızılderili gayet sakin söyle demiş: "Atalar der ki; Beyaz adam ne kadar çok odun keserse, kış o kadar soğuk olur."

@doctorbishop

Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda Mehmet Akif'i küçük düşürmeye çalışarak:

"Mehmet Akif Bey, siz baytardınız, değil mi?" demiş.

Mehmet Akif, istifini bozmadan şu cevabı vermiş:

"Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?"

:)

Harika! Herkesi bu keyifli "yarışma"ya ama aslında yarışmadan keyif almaya davet ediyoruz :)

Çok keyifli olacağına eminim. İşbirliği için teşekkür ederim. :)

Ben bi traş olup geleyim, bak neler yapıyorum!

Guzel nir yarisma olacaga benziyor bakalim kim birinci olacak herkese basarilar dilerim. :))

Sen de katılmalısın bence 🤗

teşekkür ederim. :)

Sanırım biraz yalnız takılacağım. Olsun kendi kendi etkinliğime kendim katılırım!

_780x642-g7axrnycya.jpg

Siz "tizliği izitin"isterseniz, birazdan yemeğe misafirler gelirler. :)))

Hocam şu sıralar ciddi bir yoğunluk içerisine gireceğim muhtemelen. Özellikle yarışmalara katılırken içeriklerdeki kaliteyi daha yüksek tutmaya çalışıyorum. Tabiri caizse 'iki arada bir derede' verimli olarak katılmam mümkün olmayacak ancak güzel bir boşluk yakalarsam değerlendireceğim. Yarışmaya katılacak arkadaşlara şimdiden başarılar diliyorum ve yarışma sürecine katkı sağlayan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.

Sıkıntı değil hocam. Yorum etkinliklerine katılman da yeter. :)

keyifli bir yarışma olacağa benziyor, şimdiden merak ediyorum:)

gerçekten ben de merak ediyorum. dinlerken büyük keyif alacağım. :)

Ben evsahibi katkıcı olarak katılacağım değerlendirmeye alınmasını istemiyorum :)

iki büyük adam arasında geçen bir diyalog;

İkisi arasında büyük tartışmalar olmuştur; fakat edep çizgisini aslaaşmamışlar.

Necip Fazıl, Nazım Hikmet'i hapiste ziyaret ettiğinde şöyle bir konuşma geçer aralarında:

Necip Fazıl: "Nâzım, benim rejimim olsa seni asardım. Fakat bu hiçlik rejiminde fikirsiz ve imansız insanların seni süründürmesinden müteessirim. Onun için ziyaretine geldim."

Nazım Hikmet: "Benim rejimim olsa ben de seni asardım. Sonra da darağacının başında ağlardım. Seni anlıyorum. Bil ki bu soylu tarafının daima takdircisi kalacağım."

Sahabettin Süleyman, bir gün Ahmet Haşim'e:

"Üç günden beri zihnimde önemli bir fikir saklıyorum." dediğinde,

Ahmet Haşim, onun fikir üretmedeki kısırlığını ima ederek şöyle demiş:

"Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kim bilir ne kadar sıkılmıştır?"

Tevfik Fikret ressamdı ama resim yapmak yerine habire şiir yazıyordu. Kendisine,

"Niçin ressamlığı ikinci planda bırakıp şiir yazmaya daha çok önem veriyorsunuz?" diye sorulduğunda şu cevabı verdi:

"Kâğıt ve kalem, boya ve fırçadan daha ucuz da ondan."

Recaizade Mahmut Ekrem, Milli Eğitim Bakanı iken Özel Kalem Müdürü Reşit Bey, kendisine imzalanacak evrakları götürmüş. Kâğıtları masanın üstüne koyup iskemleye oturmuş. Recaizade Mahmut Ekrem, bütün evrakları imzaladıktan sonra hışımla ayağa kalkarak bağırmaya başlamış:

"Cinayet bu, cinayet!"

Reşit Bey bir yanlış yaptığı zannıyla, dehşet içinde kalmış ve tir tir titremeye başlamış. Nihayet kendisini topladıktan sonra cinayetin ne olduğunu sormuş ve şu cevabı almış:

"Ne olacak, bu evrakta yer alan şu sözcük, dil bilgisi kurallarına riayet edilmeden yazılmış!

Ahmet Mithat Efendi, fakir bir ailenin haşarı çocuğuydu. Öyle ki, komşuları yaramazlıklarından illallah demişti. Babası ceza olsun diye onu Mısır çarşısında bir aktara çırak olarak verdi. Tophanedeki evlerinden işyerine sırtında ince bir elbiseyle yalınayak yürüyerek giderdi. O günler hakkında daha sonra, "Yazın en sıcak anlarında bile hatırlasam tir tir titrerim." dermiş.

Mark Twain, bir yemekte karşılaştığı bir bayana, "Ne kadar güzelsiniz." demiş. Bayan, "Maalesef aynı iltifatla size cevap veremeyeceğim." deyince, Twain gülmüş, "O hâlde, sayın bayan, siz de benim yaptığımı yapın, yalan söyleyin..."

Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugo' ya okuduktan sonra sormuş:

"Üstat, şiirlerimi nasıl buldunuz?"

Victor Hugo şu cevabı vermiş:

"Bravo! Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve bunu başarmışsın... "

Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugo' ya okuduktan sonra sormuş:

"Üstat, şiirlerimi nasıl buldunuz?"

Victor Hugo şu cevabı vermiş:

"Bravo! Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve bunu başarmışsın... "

Bir edebiyat heveslisi, yeni yazdığı bir romanın müsveddelerini getirerek Balzac'ın fikrini öğrenmek istemiş... Büyük romancı kitabı okuduktan sonra demiş ki:

"Yavrum, bu eserin kuvvetli değil. Şöhret yapmak için çok daha kuvvetli bir eser yazman gerekir. Fakat bunu da ziyan etme, sakla, meşhur olduktan sonra yayınlarsın!

Ünlü şair Mayakovski ile Nâzım Hikmet, Moskova'daki üniversite yıllarında zaman zaman bir araya gelerek şiir üzerine konuşur, tartışırlarmış. İşte bu karşılaşmaların birinde, Mayakovski sormuş:

"Nâzım, sizin en ünlü şairiniz kimdir?"

Nâzım Hikmet hiç duraksamadan:

"Şeyh Galip'tir." deyip onun şiirlerinden bir örnek okumuş.

Şiirdeki zenginliğin farkına varan Mayakovski:

"Biz şiire bu kadar anlam derinliği veremiyoruz." demiş.

Komşusu, Nasreddin Hoca'ya:

"Hocam" demiş, "Neydi sizin evdeki o gürültü? Dün gece evinizin önünden geçerken sizin
merdivenden gümbür gümbür bir şeyin yuvarlandığım duydum."

"Hiç canım" demiş Hoca, "hanım benim cübbeyi merdivenden aşağı attı da..."

"Amma yaptın be Hocam. Cübbe o kadar gürültü çıkarır mı?" demiş meraklı komşu.

Hoca kızmış:

"Sen de amma uzattın be birader... Ne olmuş, içinde ben de vardım!"

Mevlâna ile bir talebesi yolda yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.

Talebesi:

"Güzel bir kardeşlik örneği" der. "Keşke insanlar da bundan ibret alsalar..."

Mevlânâ, tebessüm ederek karşılık verir:

"Aralarına bir kemik atıver de gör bakalım kardeşliklerini!"

Ferîdüddîn-i Attâr, Moğol istilâsında bir Moğol askerine esir düştü. Halk, askere, "Bu ihtiyarı öldürmekten vazgeçersen sana bin altın veririz." dedi. Fakat Attâr ona, "Sakın beni bu fiyata satma, çünkü kanımın değeri bu değildir." dedi. Asker de satmaktan vazgeçti. Bir süre sonra başka biri geldi ve askere, "Onu öldürmekten vazgeçersen sana bir torba saman veririm." dedi. Attâr: "işte beni şimdi sat. Çünkü esas değerimi buldum." dedi. Moğol askeri bu sözlere çok sinirlendi. Bu öfkeyle Ferîdüddîn-i Attâr'ı acımasızca öldürdü...

Vakti zamanında İstanbul´da bir şeyh varmış. şeyh hazretleri günlerden bir gün müritlerinden birini yanına çağırmış:
-Bak oğlum burada iki halı var. Bu halıları al Bağdat´ta bizim şeyh Kasım'a ver.
İstanbul nere Bağdat nere?
Tren yok, otobüs yok, kamyon yok, fakir müridin altında at yok, eşek yok, cebinde de para yok.
Düşmüş yayan yapalak yollara.
Git ha git.
Bağdat yolu bu biter mi?
Üstte yok başta yok, aç bi ilaç Adana´ya kadar gelmiş. Orada pes etmiş.
Sıcaktan bir kenara kıvrılıp başlamış düşünmeye. Yolu yarılamış ama bundan sonra ne olacak? Birden yüreğine bir şeytan girmiş.
-Ulan şu halıların birini satsan ne olur? Bağdat´taki şeyh ne bilecek kendisine iki tane halı gönderildiğini? Bizim şeyhi ne zaman görecek? Halının birini satar, birini de kendisine veririm olur biter. O zamana kadar kim öle kim kala?
Olur mu olur.
Kaptığı gibi halıları koşmuş Adana çarşısına, üç aşağı beş yukarı pazarlık, satmış halının birini koymuş paraları cebine, bir güzel karnını doyurmuş, geceyi handa geçirmiş ertesi gün de bir at alıp yola çıkmış.
Bağdat´a varmış, şeyh Kasım´ı sormuş, tekkeyi göstermişler, kapıyı çalıp huzura varmış, el etek öpüp halıyı uzatmış:
-Ya şeyh hazretleri bu halıyı size İstanbul´dan şeyhim Abdulmuttalip hazretleri gönderdi.
şeyh Kasım halıyı almış yere sermiş, pek beğenmiş. "Zahmet oldu demiş, şeyhe bir teşekkür edeyim"
Dönmüş yanındaki dolabın kapısının açmış seslenmiş:
-Ya şeyh Abdulmuttalip, ya şeyh Abdulmuttalip.
Mürit şaşkın şaşkın bakarken dolaptan ses gelmiş:
-Buyur şeyh Kasım hazretleri.
Aaaa İstanbul´daki şeyhin sesi.
şeyhim lütfedip bir halı göndermişsiniz, çok teşekkür ederim. Allah senden razı olsun !
Dolaptan ses gelmiş ben o kerataya iki tane halı vermiştim, sor bakalım öbürünü ne yapmış?
Bunu duyar duymaz zavallı mürit ok gibi yerinden fırlamış, dolaba koşup bağırmış:
-Ulan madem birbirinize bu kadar yakınsınız, konuşuyorsunuz da, beni ne diye buralara kadar yolladın?
Biriniz uzatıp biriniz alsaydınız ya"

Bir Amerikalı, Fransa da çok eski bir şatoyu ziyaret ediyordu. Bir demir kapı önünde hayran hayran duran milyoner seyyah:
"Bu kapıyı mutlaka Amerika´ya götürmeliyim, dedi. Nedir bunun bedeli?"
Bu sonradan görmüşün karşısında öfkelenen Fransız müze memuru şöyle cevap verdi:
"İki bin sene."

Bernard Shaw, sözünü esirgeyen bir insan değildir. Fikrini dobra söylemesi ile meşhur olmuştur. Teşrifattan, merasimden hoşlanmamakla beraber bir gün nasıl olmuşsa bir dostunun davetini kabul ederek bir ziyafete gitmişti. Yanında bir hatun oturuyordu. Kadın bir aralık Bernard Shaw´a dönerek kırıttı:
-"Kaç yaşında olduğumu tahmin edersiniz üstat?"
-"Vallahi bilmem ki dişinize bakılırsa 18 diyeceğim geliyor. Sarı sarı buklelerinize bakıyorum... Eh 19 vardır diyorum. Hal ve tavrınıza göre yaşınızı tayin etmek gerekirse 14 demek lazım."
-"Eh üstat ne kadar naziksiniz. Ama yaşımı kati olarak söylemediniz."
-"Canım toplayıverin işte:18,19,14 daha ne eder?"

Çok güzel bir etkinlik olmuş. Tebrikler. Hocam azminizle yakında ingilizce metinlerin de üstesinden geleceğinize inanıyorum.

Paylaşımınız günün en Jumbo yazısı seçildi. Yazınız Jumbot ve Jumbot Kürasyon Kuyruğuna bağlı hesaplar tarafından oylanmıştır. Jumbot TR içerik oluşturucularına destek olma amacıyla kurulmuş bir oluşumdur. .

Jumbot hakkında daha fazla bilgi için Tıklayın

Dün gece 3.5 gibi eve girebildim. Bakamamıştım üzgünüm. Efsane geri dönmüş ve övgüler yağdırmış. Yetmemiş, insanları beyinlerinden ısırarak dönüştürmüş, sonra dönüşen insanları da övmüş.

@baycan hanım sizlere selam yollar gibi övgülerimi iletiyorum. Çünkü reçeteyi uygulamışsınız. "Reçeteyi uygulayanlara övgü"

Bir tanesi demleniyormuş gelememiş. O zaten deliydi. Gelse "açılın ben doktorum diyecekti" o yüzden kavga edecektik.

Ben de çok az uyudum. Şu an baya uykuluyum. Bu durumdan faydalanıp yazmam gerekiyordu. Sağlıksız bir kafa bir çok yerde bulunabilir. Mesela burada.

İyi geceler

Hocam sayenizde reçete az da olsa tuttu, dönüşüm gerçekleşti :))) artık ara sıra dönüşme yaşayabilirim.

Takipteyiz efenim :)

Congratulations @edebiyat!
Your post was mentioned in the Steemit Hit Parade for newcomers in the following category:

  • Comments - Ranked 1 with 60 comments

I also upvoted your post to increase its reward
If you like my work to promote newcomers and give them more visibility on Steemit, consider to vote for my witness!

Tebrikler yine anlamlı ve bir o kadar da heyecanlı bir yarışma :)

Katılımcılara ve kazananlara şimdiden selam olsun.

@obulunmaz

Teşekkür ederim hocam, her şey için.

Postunuz @bot-az ve ona katılan curation traili tarafından oylanmıştır. Teşekkürler.


Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.