Yaptığımız Çılgınlıkları Anlattık - Trliste Soru-Cevap Etkinliği #58

in Trliste11 months ago (edited)

Merhabalar sevgili dostlar. Son etkinliğimizde hayatımızda yaptığımız çılgınlıklardan bahsederken eğlenceli anlar yaşadık. Katılan, emek veren ve katkıda bulunan herkese teşekkürler. Etkinlik organizatörlerimiz @sudefteri @baboz ve @bilginhilal 'e ayrıca teşekkürler. Yeni etkinliklerimize hepiniz davetlisiniz. 🌼


Bu güzel fotoğraf için @passenger777 arkadaşımıza teşekkürler.

Soruyu Soran: Damla


@damla

Hayatınızda yaptığınız en çılgın şey nedir?


İşte Cevaplarımız

princeofbeyhive

İlk taşı en genciniz olarak ben atayım bari 😂. Aslında hayatımda yaptığım pek çılgınca bir şey yok. Yaptığım extreme şakaları saymazsak tabii. Çılgınlık sayılır mı bilmem ama tüm hayatımı değiştirecek bir karar almıştım. Mühendislik 3.sınıf öğrencisiyken birden bölümü bırakıp üniversite sınavına hazırlanmaya başladım. Ergenlik hayalim olan aşçılık mesleğine ulaşabilmek içindi her şey. Ulaşabilecek miyim bilmiyorum. Sınavım bu cumartesi. Pek fazla çalıştığım da söylenemez. Ama benim için rutin dışı bir hareketti tüm bu süreç. Belki çok büyük bir çılgınlık değil. Ama hayatımı fazlasıyla değiştirebilecek bir karar. Çünkü sadece mühendisliği okuyamazken hem mühendis hem de aşçı olmaya çalışacağım 🌸.

baboz

Biraz tekrara girerek başlayacağım. Kendimi sürekli çılgınlık yapıyorum sanıyordum. Çünkü neredeyse her adımımda, Kelebek “Serüven adamım, serüven…” sözü kulaklarımda yankılanır. Şimdi bu soruyla karşılaşınca ise aklıma elle tutulur bir çılgınlığım gelmedi. Meğer saçmaladığım zamanları çılgınlık olarak nitelendirerek kendimi kandırmışım. 😂 Ben aslında çılgınlık yapamayacak kadar korkakmışım. 😂 En yakın zamanda, yeterince içip, bir çılgınlık yapmayı düşünüyorum. 😂 Gene de şimdi aklıma gelenlerden bir tanesini anlatayım. Belki bunun çılgınlık olduğu kanaatine ulaşanlar olur. Zira, bence, içine girilen ve gerçekleştirilmiş olan her şey aslında basittir. Öyle olmasaydı yapamazdık.

8 sene kadar öncesinde, arkadaşımla Antalya’ya tatile gitmiştik. Bir akşam dışarı çıkıp, sağda solda biraz içtikten sonra, gece kulübüne gittik. Tabii ki 2 sap olduğumuz için bizi içeriye almadılar. Biz de “uzaktan geldik, tekin insanlarız, içeriyi görmek istiyoruz, yarım saate çıkarız” falan diye uzun yalvarmalar sonucunda, kapıdaki, dalyan gibi, yaklaşık 3’e 5 boyutundaki görevliyi kandırdık. 😂 İçeriye girdikten sonra, olaylar dışarıda düşündüğümüzden farklı gelişti. Tahmin ettiğimizden daha fazla içip, hiç tahmin etmediğimiz kadar dans ettik. Hatta dans etmeye o gün başlamış olabilirim. 😂 Sabah 6 ‘ya doğru, etrafımda dans edenlerden birisinin -hadi birlikte dansa edelim demek için- kulağına doğru kafamı yaklaştırdığım anda, gocuman iki tane görevlinin kollarımdan tutup, beni uçurarak mekandan dışarıya atmaları arasında 10 saniye kadar bir süre geçmişti. 😂 Geriye dönüp baktığımda, hala dayak yemekten veya aşırı alkolden komaya girmediğime en çok şaşırdığım gün o gündür. 😂 Sağlıcakla…


bilginselcuk

Hayatımda yaptığım en çılgınca şey... Bu soruyu düşünürken aklıma bir çok anılarım canlandı. Bunların çoğu tehlikeli anılardı. Ama sizlere en tehlikelisi anlatayım.

Yanlış hatırlamıyorsam sene 2010-2011. Lise zamanlarım. İlyas diye bir arkadaşım vardı. Bir gece saat 23.00 sıralarında PlayStation salonundan beraber kaldığımız öğrenci evine geldik. Ben yemek ısıtırken İlyas bir anda ortadan kayboldu. İlyas'ı biraz aradıktan sonra telefonla aradım fakat cevap vermedi. Ben kuşkulandım. İlk olarak aklıma sahile gitmek geldi. Sahilde tek başımayım. Hava zifiri karanlık. Sadece sokak lambaları yanıyor. İlyas diye bağırdım fakat bana cevap gelmedi. İlyas beni duymuş olacak ki telefonla aradı. Kendisine nerede olduğunu sordum. Bana nerede olduğunu yine söylemedi sadece benim geri dönmemi istedi. Ben de polise haber vereceğim deyince bana yerini tarif etti. Deniz kenarında kayalıkların arasında bir yerdi. Ben de zar zor telefon ışığıyla gittim yanına. Ne olduğunu sorduğumda bana kız arkadaşından ayrıldığını söyledi. Beraber iki saat kadar muhabbet ettik orada. Kendisini baya teselli ettim.

Daha sonra bisikletle kız arkadaşının evinin yanına gitmeye teklif ettim. İlyas dünden razı. Gece saat 01.00 sıraları. Biz çıktık yola. Gideceğimiz yer 18-20 km uzakta. İki saatte kasabaya vardık. Vardık ama nasıl vardık birde bana sorun. 😄 Yolun tam ortalarında bir orman yolu var. Bu yol aynı zamanda rampa. Acayip acayip sesler geliyor. İkimizde ürperdik. Yoldan araba bile geçmiyor. Zifiri karanlık. Referans aldığımız tek şey yol üzerinde bulunan şeritler. Neyse kız arkadaşının evinin çevresinde bir iki saat boş boş tur attıktan sonra geri dönüş yolu başladı. Aynı yolu tekrar geldik. Sabah saat 07.00 falan oldu. Ama nasıl yoruldum anlatamam. Arkadaşım için değerdi. Ona moral vermek için böyle çılgın birşey yaptım. Yine olsa yine yaparım. 🖐🏼
Merak edenler için bu yol Bozyazı Otogarın arkası ile Tekeli kasabası.

Düşük bütçeli korku filmi senaryosu gibi değil mi? ☺️☺️☺️


damla

Lise hayatımın heyecan dolu bir dönemindeydim. Burslu okuyordum ve yatılı kalıyordum, ailem o zaman yurt dışındaydı. Aldığım burs bana bir türlü yetmiyordu. Aynı bursla ay sonunu çok rahat getiren arkadaşlarımı hayretler içinde izliyordum. Mesela, bir arkadaşım abur cubura para harcamamak için yemekhanede çıkan her şeyi ekmek arası yapıp dolabına taşıyordu. Sayesinde ekmek arası kültürüm gelişti. O kadar otomatiğe bağlamıştı ki pilav, makarna ne bulsa hepsini ekmek arası yapıyordu 😄

Herkes kendince yaratıcı çözümler buluyordu ama hiçbiri bana göre değildi. Bursu almamla bitirmem bir oluyordu. Yurt dışındaki ailemden para isteme konusunu da gurur yapıyordum. Bir süre düşündükten sonra kararımı verdim. İş bulacaktım ve her ay okulu çok aksatmayacak şekilde çalışıp para biriktirecektim. Bu düşünceyle bir gün öğleden sonra çıkıp turistlerin bol olduğu bir semte gittim. İş aradım ve şansıma aynı gün benimle çalışmak isteyen birini buldum. Yaşım küçüktü ama yabancı dil bildiğimden o kısmını çok önemsemedi gibi.

O sabah sıradan bir gün gibi başlamıştı. Erkenden uyandım, akşamdan özenle hazırladığım giysilerimi giydim ve okulun kapısına doğru gittim. Ancak orada beni bir sürpriz bekliyordu: Kapı kapalıydı. Bunu hesaba katmamıştım. O saatlerde okula kimse gelmediğinden kapıyı da kilitliyorlardı. Kısa bir panik anından sonra zamanın çok kısıtlı olduğunu anladığımda radikal karar almam gerekti: Okulun penceresinden atlayıp işe gidecektim. Kendime cesaret vererek hızla pencereye yaklaştım ve düşünmeden kendimi havaya bıraktım. Sağ salim bir atlayış gerçekleştirdikten sonra koşarak işe gittim 🙂 Bu şekilde birkaç hafta boyunca her sabah pencereden atladım. O sırada yaşadığım maceraları şimdilerde gülerek hatırlıyorum. Bir gün atladıktan sonra hafif ayağımı burktum ve geri de dönemediğimden otostop çekip işe gittim. İlerleyen günlerde kendime iki arkadaş daha bulmuştum ve artık sabahları yalnız atlamak zorunda kalmıyordum 😄

Benim için en unutulmaz anılardan biri olduğu için sizlerle paylaşmak istedim. Sorumu cevaplayan herkese teşekkür ederim. 🌸


mukadder

Ben ve benim kuşağım ergenlik sendromuna geç giren bir nesil. Bizler ergenliklerimizin sendromunu üniversite yaşayan tiplerdik. En asi ve en çılgın dönemlerimiz o günlerdi sanırım. Ben her zaman çılgın bir grupdaydım. Nerede bir çılgın varsa beni bulurdu ve hala buluyor. Paratoner gibiyimdir. Çekerim. Yeni Türkü'nün "Delilerden sen anlarsın, konuş onlarla" kaynak) dizisinin gizli öznesi benim. Aslında bu çılgın grupta en mantıklı ve oturaklı benim grubun diğer üyelerini siz düşünün.

Okul hayatım boyunca çok çılgınlıklar yaptım. Hayatta kalmam mucize. Ama en komiği ; Asker kacırmamızdı.

Üniversite 1. Sınıftayım. Ev arkadaşım ağır bunalım da ve erkek arkadaşı askerden izne gelmiş ama izni bitiyor ve o gece Urfa'ya askere gidiyordu. Okul çıkışı bir baktım Sema bahçede beni bekliyor. Tek bir söz söyledi "Sakarya ya inelim" Sakarya caddesi Ankara'da öğrencilerin takıldığı barların bulunduğu bir yer. İçimden bu gece sabah olmayacak dedim. Ve mekanda bütün akşam içtik. Ve arkadaşımın asker arkadaşını kaçırmaya karar verdik. Otogara gittik. Uzaktan seyrettik. Çocuğu ailesi ağlayarak otobüse bindirip uğurladılar. Bizde taksiyle otobüsü takip ettik. Taksici bizden de çılgın çıktı. Çevre yolunda kornalar çalarak ve selektör yakarak otobüsü durdurdu. Otobüstekiler ve şoför ne olduğunu anlayamadılar. Bizim asker gülerek otobüsten indi. Taksiye bindik. Ve eve geldik. Bütün gece ne yaptık diye güldük.

Sonra 20 gün firari gezdi. Ailesi geldi buldu ve elleriyle askere teslim ettiler. Urfa'ya gidince askerde biraz dövmusler. 🥹

Şimdi düşünüyorum da bir daha böyle bir şey yaparmıyım yada yapılmasına izin verir miyim? ASLA🤗


passenger777

Herkese Merhabalar, Ortaokul dönemlerinde Bartın'da Adalet Bakanlığının sağlamış olduğu lojmanlarda otururduk. Babam Adalet Bakanlığında infaz Koruma Memuru olarak çalışırdı. Lojmanlarda otururken okuldan gelir gelmez, tüm arkadaşlarla beraber toplanır oyunlar oynardık. Bayram haftasına girdiğimizde, Bartın'da çoğu mahalle çocuklarının gerçekleştirdiği, bir gelenek vardı. Bu gelenek, akşam olduğunda tüm mahalle çocukları toplanır. Ev ev gezer, komşulardan börek, gözleme, poğaça gibi yiyecekler toplardık. Sonra boş bir çimenlik alanı giderek, büyük bir ateş yakardık. Ateşin çevresinde oturup topladıklarımızı birbirimizle paylaşırdık. O gün yaktığımız ateş o kadar büyük olmuştu ki; boyumuzu bile aşmıştı. Bu ateşin üzerinden atlamamız gerekiyordu. Normalde ateş biraz söndükten sonra atlardık ama ben bir çılgınlık yapıp, biraz cesaretimi toplayarak, o koca ateşin üstünden atlamıştım. Ateşin içinden geçerken, yüzümün yandığını fark ettim. Ama yanan sadece yüzüm değildi. saçlarım da yanmıştı. Bu benim ilk çılgınlık hareketimdi.

Bir başka çılgınlık diyebileceğim durum ise, lise son sınıf öğrencisiydim. Bartın çok küçük bir yer olduğu için tek bir caddesi vardı. Arkadaşımla gezerken burası çok küçük keşke daha büyük bir şehir olsaydı orada gezseydik dedik. Aklıma Zonguldak Ereğli geldi. Cumartesi günü cebimizde para olmamasına rağmen Hadi Ereğli'ye otostop çekerek gidelim dedik. Yolda bizi ticari kamyonet tarzında arkasında fıratpen boruları yüklü olan bir araç aldı. O yolculuğumuz tam bir kabustu. Ama Ereğli'ye vardığımızda bütün keyfimiz yerine geldi. İlk defa ailemizden izinsiz şehir dışına çıkmıştık. Başımıza kötü bir şey de gelebilirdi. Ereğli il olmamasına rağmen büyük ve güzel bir ilçedir. Burada Cehennemağzı Mağalarını arkadaşımla gezmiştim. Benim gezi maceralarına başladığım ilk yer burası olmuştu. Tabi gezerken saatin kaç olduğuna bakmadık. Dönüş içinde paramız yoktu. Yine otostop çekmek zorunda kaldık. Bu sefer bizi yolda doplo ticari araçları olan yaşlı ama son derece yardımsever ve iyiniyetli olan bir çift aldı. Onlarla birlikte sohbet ederek Bartın'a döndük. Bu durumu yıllar sonra aileme sonradan açıklamıştım.


dusunenkalpp

Herkese Merhabalar

Benim pek çılgınca yaptığım birşey yok, ancak küçüklüğümde bir bayram akşamı arkadaşlarla komşularımıza yaptığımız bir şaka vardı. O zamanlar köyde herkes büyük küçük demeden birlikte oyunlar oynar çok güzel vakitler geçirirdik. Bayram oluncada tehlikeli olmasına rağmen torpil alır veyahut kız kaçıran alır, yanıcı ve patlayıcı bu maddeleri patlatır veya birbirimize kız kaçıran ile şakalar yapardık, bir akşam arkadaşlarla torpil ve kız kaçıran alıp komşularımızın mutfak tarafındaki gider borusundan kız kaçıran ativerip kaçmıştık o akşam mahallede curcuna kopmuştu evde epey azar yemiştim. Allah'tan kimseye bir şey olmamıştı.


doganhilal

Yaptığım en çılgınca şeyler lise döneminde yatılı kaldığım okulda arkadaşlarım için oldu sanırım. Kaldığımız yurtta nerdeyse her türlü elektronik alet kullanmak yasaktı. Güya bina eski olduğu için yangın çıkarırmışız tabi sadece öğrenciler için yasaktı, geceleri refakat eden öğretmenler için her şey serbestti.😄 Bizlere telefonda yasaktı hatta telefona yasaklı madde ismini vermişlerdi öğretmenler, yani o kadar yasaktı.😅Ancak nerdeyse tüm liseli kızlar çılgın gibi telefon kullanıyorlardı yasak masak hak getire.😅 Hafta başı telefonları yurt müdürüne verip cuma günü evlerimize gittiğimiz için alıyorduk. Bir pazartesi arkadaşım sevgilisi ile tartışmış ancak telefonunu kaptırmış, ben telefonumi teslim etmeye gidiyordum koşa koşa yanıma geldi mutlaka telefona ihtiyacı olduğunu eğer iletişime geçemezse sevgilisinin ondan ayrılacağını söyledi. Ben de o zamanlar tüm kurallara harfiyen uyan, kendi halinde sessiz sakin ve öğretmenlerin gözde öğrencisi modunda birisiydim. Önce kabul etmedim ancak arkadaşımı da çok sevdiğim için onu kıramadım telefonumu arkadaşıma verdim. Yurt müdürünün yanına gidip bu hafta zaten telefon getirmediğimi çok gerekli olursa öğretmenlerin telefonlarıyla ailemi arayabileceğimi söyledim. Arkadaşım o gece saatlerce gizli gizli mesajlaşıp ara ara konuştu. Tam hatırlamıyorum ancak sanırım aralarındaki problemi çözmüşlerdi. Telefonumu geri bana getirdi Ancak ben daha önce hiç yurdun içine telefon sokmadığım için telefonun nasıl saklandığını bilmiyordum. Arkadaşım telefonu bana getirdiğinde zaten yatma saati geldi fark edilmez diyerek öylece cebime koydum. Nöbetçi öğretmen odaları gezip kontrol ediyordu.

Arkadaşım telefonda kendi hattını çıkarmamış ve hala durmadan mesaj geliyormuş. Telefon sessizde olduğu için de ses değil sadece ekran yanıp sönüyormuş. Karanlıkta cebimde yanan telefonu odaya girer girmez öğretmen fark etmiş. Doğruca yanıma gelip telefonu istedi ancak ben inkar ediyordum, ısrarla ben de telefon olmadığını söylüyordum. Bir anda herkes bizi izler olmuştu. Herkesten gülme sesi geliyordu telefon cebimde kabak gibi görünürken ben manyak gibi ısrarla inkar ediyormuşum.🤭 Öğretmen istersen cebine bak bakalım kim mesaj atmış deyince o zaman anladım. Öğretmen telefona el koydu ve 2 hafta boyunca telefonumu bana vermediler. 🥲

Bunun gibi birkaç tane daha arkadaş kurbanı olduğum ilginç olaylar var. Ancak o kadar da çılgın şeyler olduğunu düşünmüyorum. Özellikle arkadaşlarımın cevaplarını okuduğumda bunu bir çılgınlık olarak yazmaktan biraz utandım. 😳😅


İpexito

Herkese merhabalar, uzunca bir süre düşünmeme rağmen aklıma pekte çılgınca bir anım gelmedi nedense, sanırım hayatı çok sakin ve rutin yaşıyorum. Bu iyi bir şey mi bilemedim. Biraz düşününce eskilere yönelik bir şeyler hatırladım. Lise zamanlarımda ailemden gizli gizli evde sigara içiyordum. Bunu okulda veya dışarda yapmıyordum da evde yapıyordum bunun için ailemin evde olmadığı markete vs gittiği anları bekliyordum. Aslında sigara bağımlılığım hiç olmadı ama o zamanlar sigara içmeyi istiyordum. Yine bir gün annemle babam evde değildi ben de sigara içmek istemiştim. Ama yan oda da erkek kardeşim uyuyordu eğer uyanıp da beni görse yakalanmış olacaktım ama buna rağmen içmiştim her an yakalanırım korkusu olmasına rağmen yaptığım en heyecanlı sigara içme deneyimi buydu sanırım 🤣

Şu an sigara içmiyorum ve içmeyi de hiç düşünmüyorum, zararları düşünülünce kimsenin de içmesini istemiyorum. Bunu okuyan kişi eğer sigara içiyorsan, sadece kendini değil çevreni de düşünüp bırakmalısın, sadece kendi hayatından değil, ailenle geçireceğin değerli vakitlerden de çalıyorsun.. 🚭


mehmetfix

Bugün size çok çılgın ama bir o kadar da korkunç ve tehlikeli bir anımdan bahsedeceğim.

Yaklaşık 2 yıl önce ben Bursa'da yaşarken bir arkadaşım beni ziyarete gelmişti ve Uludağ' ın zirvesine teleferik ile gidelim dedik.
Teleferik ile yola çıktık ama teleferiğin üçüncü kısmı yani Uludağ' ın zirvesine çıkan kısmı bakım nedeniyle kapalıydı o yüzden ikinci kısımda kaldık. Ve orada biraz gezmeye karar verdik.

Sonra arkadaşım çılgınca bir fikir attı ortaya. Haritadan bakmış ve görmüş ki bizim olduğumuz yerden Uludağ' ın zirvesine tam 3 kilometre var. Yani oraya 3 saatte gidebiliriz dedi. Ben ilk başta orasının ne kadar tehlikeli olduğunu söylesem de onu ikna edemedim ve yola çıktık. Tabii ben yolda korkuyorum ve söyleniyorum sürekli. Çünkü her sene genelde Uludağ'da vahşi hayvanlar ile ilgili kötü seyler olur ve sürekli birilerine bir şeyler olduğuyla ilgili haberler alırız.

Birkaç dakika sonra yola çıktık etraf çok sessizdi ama korkunç bir sessizlik. Yürüdüğümüz alanlar aslında açıklık eve bazı yerlerde sık ormanlar oluyordu. Dakikalar geçtikçe çalılardan hışırtılar gelmeye başladı ben korktukça daha da çok korkuyorum ama arkadaşım hiç korkmuyor tabii ben de daha çok gıcık oluyorum ona.

Yaklaşık bir buçuk saat geçtikten sonra yolda bir tür hayvan sürüsünün ayak izlerini gördük. İnternette ayak izlerini araştırınca bunun yaban domuzu sürüsü olduğunu anladık. Yolu yarılamışken hemen geri dönmeye karar verdik.
Çılgınca ama bir o kadar da korkunç ve tehlikeli. O gün korkudan ne yapacağımı bile bilemiyordum bazen. Ama neyse ki yolu yarıladıktan sonra tehlikesiz yere geri döndük.


sudefteri

Herkese selamlar. 🙋‍♀️

Bu güzel soruya ne cevap vereceğimi düşündüm bir müddet. Galiba hayatımda hiçbir zaman çılgınlık yapmamıştım. Küçükken okulu asıp arkadaşlarımla gezmelerimizi saymazsak tabi.:)

Burada kendimle ilgili pek fazla şey paylaşmıyordum ama şimdi anlatmak istiyorum. Benim için en büyük çılgınlık bu olsa gerek. 🙆‍♀️
İkizler burcunun en ayırıcı özelliklerinden biri olan kararsızlık, benim göbek adım gibidir. En basit şeyde bile karar vermekte zorlanırım. Fakat onu gördüğümde aşkın ne demek olduğunu anladım ve aklımdan geçen ilk cümle; "Bu benim evleneceğim adam." oldu. 🎈
Onunla yaptığımız sohbetin ilk yarım saatinde hayatımızı birleştirmeye karar verdik. 🙊
En basit eşyayı bile upuzun sürede seçebilen ben için, hayatımın kararını ilk saniyede vermiş olmak en büyük çılgınlık. 🙆‍♀️


Fatih Mehmet

Herkese selamlar, mutlu günler dilerim.

Sizlere köy anımdan bir şeyler anlatacağım. Küçükken bizim ineklerimiz vardı ve eve çok katkısı olurdu. Annem süt sağlardı, o sütten yoğurt ve peynir yapardık. Kaynatıp içerdik sütü, tadı o kadar güzel olurdu ki. Günümüzde şimdi süt tozu ile satılan sütler var ve tadı küçükken içtiğim inek sütü ile eş değer bile değil.

Bir gün kapımızın önünde otururken annem ineğin dışkısını alıp bizim harman dediğimiz yere dökerdi. Gün geçtikçe dışkı kururdu. Ben de merak ederdim hep, "Ne yapacak annem bunu acaba?" derdim. Sonuçta basit bir inek dışkısı idi ve kış olmuştu. Annem kuruyan inek dışkılarını soba çiniğine doldurup sobada yakıyordu ve ev sıcacık oluyordu. Ben de mutlu oluyordum. Sobanın yanına oturup ders çalışmak ve film izlemek gibisi yoktu. Çok güzel bir aktiviteydi o zamanlar benim için.

Sonra kış biter bitmez uçurtma yapardık, çünkü bizim için uçurtma mevsimi gelmişti. Arkadaşlar ile toplanırdık, ağaçtan sağlam olan dalları kırıp eve götürürdük. Bakkal poşeti iplik alıp uçurtmayı yapmaya başlardık. Normal para ile aldığımız uçurtmadan çok daha sağlam olurdu. Yaptıktan sonra bizim ortak toplandığımız rüzgar kuvveti olan bir tarla vardı. Orada uçurmaya başlardık ve ipliğine kaçmasın diye taş koyup abur cubur alıp yiyerek izlerdik. Çok güzel zamanlardı.

Sizinle bu zamanları paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz. Sağlıcakla kalın. 🪁



Önceki Etkinliklerimizden...

1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 | 32 | 33 | 34 | 35 | 36 | 37 | 38 | 39 | 40 | 41 | 42 | 43 | 44 | 45 | 46 | 47 | 48 | 49 | 50 | 51 | 52 | 53 | 54 | 55 | 56 | 57


Sort:  

Benim anım biraz sönük kalsa da arkadaşlarımın cevaplarını çok beğendim, çok eğlenceli güzel anılar çıktı. Özellikle @sudefteri'nin cevabı çok etkileyiciydi. ♥️🌼🌺

En eğlenceli etkinliklerden biri oldu. Katılan ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.

I myself am very much fond of writing my name by going to such beautiful places as I can now even go to the banks of the river.

Cevaplarını meraklı gözlerle okuduğum, çok güzel bir etkinlik gerçekleştirdik. Katılan ve emek veren herkese teşekkür ederim.

Herkesin eline sağlık. Bazı çılgınlıklar gerçekten şaşırttı. Umarım hayatımız boyunca yaptığımız tüm çılgınlıkları burda anlattığımız gibi tatlı bir şekilde anarız 🌸.

Bu güzel çalışma için çok teşekkürler en güzel aktiviteleri TRliste yapar 🌹

En sevdiğim etkinliklerden biri oldu, hem yazmak hem de diğer cevapları okumak çok eğlenceliydi 🙆‍♀️

Bu güzel sorusu için ve tüm emekleri için sevgili @damla'ya teşekkür ederim. 💐

@tipu curate 4

Benim anım biraz sönük kalsa da arkadaşlarımın cevaplarını çok beğendim, çok eğlenceli güzel anılar çıktı. Özellikle @sudefteri'nin cevabı çok etkileyiciydi. ♥️🌼🌺

çok teşekkür ederim 💕
senin anını okumak da çok keyifliydi 🌸🌿

My previous @v4vapp proposal has expired. I have a new one which is running but unfunded right now. I'm still running @v4vapp and all my other services.

I've just updated v4v.app and I'm getting ready for some exciting new features after the next hard fork.

Please consider asking your friends to vote for prop #265 or consider unvoting the return vote.

For understandable reasons in the current crypto climate it is harder to get funded by the DHF, I accept this so I'm asking a wider audience for help again. I'll also add that I power up Hive every day and usually power up larger amounts on 1st of the Month. I'm on Hive for ideological reasons much more than for only economic benefit.

Additionally you can also help with a vote for Brianoflondon's Witness using KeyChain or HiveSigner

If you have used v4v.app I'd really like to hear your feedback, and if you haven't I'd be happy to hear why or whether there are other things you want it to do.

 11 months ago  Reveal Comment

çok teşekkür ederim 💕

insan nasibini bulunca anliyo gerçekten

kesinlikle 🌼🌿